DENTAPHOBIA IN DENTISTRY AND ITS EFFECTS ON PATIENTS
ÖZET
Dentofobi diğer bir adıyla diş hekimi korkusu olarak bilinmektedir. Diş hekimi fobisi olan kişiler, dişçiye gitmeyi düşündüklerinde ya da diş hekimi ziyareti sırasında aşırı endişeli ve kaygılı hissederler. Geçmiş dönemlerde veya çocukluk dönemlerinde yaşanan bazı travmalar, aile öyküsü veya çevresel faktörler diş hekimi korkusuna neden olabilir. Uzmanlık alanı, diş hekimi korkusuna sahip insanları tedavi etmek olan Manhattan’lı diş hekimi Dr. Siegelman hastalarda, diş randevusu öncesinde kayda değer biçimde uyku kaybı, kalp sıkışması, el terlemesinin yanı sıra hastaların konfor veya sağlığına karşı bir tehdit olarak algılanan istem dışı "savaş ya da sıvış” tepkisi gözlemlediğini belirtmiştir. Bu yazıda dentafobinin sebep olabileceği durumlar ve engellemek için yapılabileceklerden bahsedilmiştir.
ABSTRACT
Dentophobia is also known as the fear of dentists. People with dentist phobia feel extremely anxious when they think about going to the dentist or during a dentist visit. Some traumas experienced in the past or childhood, family history or environmental factors may cause fear of the dentist. Dentist from Manhattan Dr. Siegelman, whose specialty is treating people with a fear of dentists. stated that he observed significant sleep loss, heart racing, hand sweating in patients before a dental appointment, as well as an involuntary "fight or flight" response that was perceived as a threat to the patients' comfort or health. In this article, we discuss the situations that dentaphobia can cause and what can be done to prevent it.
Anahtar Kelimeler
Diş hekimi korkusu, Dentafobi ,Diş tedavisine karşı duyulan anksiyete ve önlemleri
Keywords
Fear of the dentist, Dentaphobia, Anxiety and precautions against dental treatment
GİRİŞ
Ağız ve diş sağlığı , birey ve toplum sağlığında önemli bir yere sahiptir. İnsan vücudunun gelişmesi ve sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için , ağız içindeki dişlerin normal ve sağlıklı olması gerekmektedir (1). Diş tedavi planlamasının uygulanması ve gerçekleştirilmesinde toplumların diş tedavilerine ve diş hekimlerine karşı duydukları korku ve anksiyetenin önemi büyüktür.
Modern teknolojik uygulamalara rağmen diş hekimliği uygulamaları, hala korku ve anksiyete reaksiyonlarının gelişmesindeki etkenlerden birisidir . Dental anksiyetenin sıklıkla anksiyete duyulan obje ve durumlar arasında beşinci sırada yer aldığı bildirilmektedir (2).
Dental anksiyete, özellikle dış kaynaklı uyarıcı ile ilişkili olmaksızın bireyin her türlü dental işleme karşı hissettiği korku ve endişe olarak tanımlanmaktadır. Her yaşta görülmekle birlikte genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır (3). Çocukluk döneminde görülen dental anksiyete problemi, erişkin dönemde de devam ederek kişilerin, diş tedavilerinden kaçınma ve bunun sonucu olarak da ağız diş sağlığının olumsuz etkilenmesine sebep olabilmektedir (1).
Diş tedavileri sırasında yapılan işlemlerin çocuklar tarafından korkulu bir işlem olarak algılanması, diş hekimliği kliniğinde gerçekleştirilmesi planlanan tedavileri zorlaştırmaktadır. Bu sebeple, dental anksiyetenin diş hekimleri tarafından erken dönemde belirlenerek, tedavi sırasında özel yaklaşım gerektiren çocukların saptanması, diş tedavisinin başarı şansını artırmaktadır (4).
Dental korkuya sahip hastalar ile korkusu olmayan hasta grupları karşılaştırıldığında , korkulu grupta daha fazla ağız diş sağlığı problemi olduğu bildirilmektedir (5,6). Peretz ve Mann (7), dental korkunun , diş hekimlerinin rahat çalışmasını ve diş tedavisini engelleyen önemli bir sorun olduğunu belirtmektedir .Yapılan başka bir çalışmada; okul çağı çocukların %16‟sının diş hekiminden korktuklarını ve buna bağlı olarak da dental tedaviden kaçındıkları rapor edilmektedir (8). Ayrıca diş hekiminin dış görünümünün dental anksiyete üzerine etkisi olduğu bilinmektedir. Psikologlar, ortamın, fiziksel görünüşün, ilk izlenim ve ikili ilişkiler üzerine etkisinin önemli olduğunu sıklıkla belirtmektedirler.
Dentafobi, her yaşta görülmekle birlikte genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır. Çocukluk dönemindeki kaygının erişkin dönemde de kalıcılığını sürdürdüğü görülmektedir (9,10). Bu nedenle, erken dönemde diş hekimi kaygı ve korkusunun belirlenmesinin önemli olduğu bildirilmektedir (11). Kişinin kaygı seviyesinin bilinmesi, tedaviye yardımcı olması yönünden önemlidir. Bu durumda diş hekimi, hastasının ne tip davranışlar ve tepkiler göstereceğini önceden tahmin ederek, çocuğun kaygı düzeyini en aza indirecek önlemler alarak gereken tedavinin daha kolay uygulanmasını sağlar (13).
Diş Hekimi Kaygı ve Korkusunun Skalalarla Belirlenmesi
Diş hekimine başvuran bireylerin kaygı ve korkusunun olup olmadığının tedavi öncesi belirlenmesi , hekimin tedavi sırasında karşılaşabileceği tepkilere hazırlıklı olmasına ve hastanın kaygı ve korku düzeyinin azaltılmasına ilişkin birtakım önlemlerin alınmasına olanak sağlamaktadır (14,15). Diş hekimi kaygı ve korkusunun tüm boyutlarının ortaya çıkartılarak doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir . Bu nedenle diş hekimi korkusunun değerlendirilmesi için bir çok yöntem geliştirilmektedir (16)
Davranışların Puanlanması Yöntemi
Davranışların puanlanması yöntemi, sıkça kullanılan bir değerlendirme biçimi olup , bu yönteme “Frankl Skalası” ve “Yale Preoperatif Kaygı Skalası” dahil edilebilir. Bu yöntem , davranışların gözle değerlendirilerek skorlanması esasına dayanmaktadır (17,18) .
Fizyolojik Teknikler
Fizyolojik teknikler, özel bir ekipman kullanılarak tansiyon, nabız ve dorsal deri cevabı gibi ölçümlerin yapıldığı, kaygı ve korku hakkında indirekt bilgilerin sağlandığı yöntemleri içermektedir. Bu yöntemde kullanılan ekipmanlar, kaygısız çocukta bile diş hekimi korkusuna neden olabileceğinden yanlış sonuçlara neden olabilmektedir (12).
Projektif Teknikler
Projektif teknikler ile amaçlı olarak çizilen bazı resimlerin hikaye ettirilerek veya korkunun objesi olabilecek nesne ya da canlıların resmedilerek kaygı ve korku düzeyinin belirlenmesi amaçlanmaktadır (12). “Venham Picture Test (Venham, 1977)”, “Facial Image Scale”, “Çocukların Diş Hekimi Korkusu Resmedilmesi Testi (Klinberg, 1994)”, “İnsan Figürü Çizme (Venham, 1977)”, “Dental Ortam Resimleri (Chapman Turner, 2002)”, “Cümle Tamamlama” ve “Resim Üzerinde Gösterme” projektif teknikler arasında yer almaktadır (19).
Psikometrik Ölçümler
Psikometrik testler , uygulama kolaylığı nedeniyle en çok tercih edilen testlerdir ve uygulanacak yaşa göre farklılık göstermektedir (12). Corah (20) tarafından geliştirilen Dental Anksiyete Skalası (DAS=Corah Dental Anxiety Scale ) genellikle yetişkinler için kullanı - lırken, çocuklarda Çocuk Korku Değerlendirme Skalası Dental Alt Ölçeği (CFSS-DS= Children‟s Fear Survey Schedule-Dental Subscale) kullanılmaktadır (21,22). Bu yöntemler, karşılıklı soru cevap şeklinde olup çocuğun kendini sözlü olarak ifade etme temeline dayanmaktadır.
Dentofobi (Diş Hekimi Korkusu) Belirtileri Nelerdir?
Diş hekimi fobisi bulunan kişilerin yaşadıkları korku düzeyleri hafif veya aşırı olarak değişebilir. Duyulan korkular kişi üzerinde bazı fiziksel ve duygusal semptomlara neden olabilir. Dentofobi belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
1-Dişçiye gitme düşüncesi sonrası ağlama 2-Kaygı
3-Endişe
4-Uykusuzluk ve uyku problemleri
5-Titreme
6-Baş dönmesi ve bilinç kaybı
7-Aşırı terleme
8-Kalp çarpıntısı
9-Mide bulantısı
10-Nefes güçlüğü
11-Hazımsızlık gibi bazı mide rahatsızlıkları
Dentofobi (Diş Hekimi Korkusu) Neden Olabileceği Durumlar
Diş hekimi korkusunu yoğun yaşayan kişiler, diş rahatsızlıkları olması halinde bile diş hekimine gitmekten kaçınır ve bu durum ağız ve diş sağlığının bozulmasına neden olur. Bu durumun neden olabileceği komplikasyonlar ise şunlardır:
1-Çürük dişler
2-Diş eti (periodontal) hastalığı
3-Kalp hastalığı (koroner arter hastalığı)
4-Diş kaybı
5-Pnömoni ve solunum yolu enfeksiyonları
Dentofobi (Diş Hekimi Korkusu) Nasıl Teşhis Edilir?
Diş hekimlerini ve diş tedavilerini çevreleyen korku ve endişe duyguları sık karşılaşılan bir durum olduğundan pek çok kişi yaşadığı belirtilerin anormal olduğunu fark etmeyebilir. Kişi, diş hekimi ziyaretinde yoğun bir kaygı ve endişe gibi duygular yaşayabilirken, bu durum diş hekimi veya farklı uzmanlar tarafından teşhis edilebilir.
Diş hekimi, kişiyi bir psikoloğa veya akıl sağlığı uzmanına yönlendirebilir. Sağlık uzmanı, fobinin kişinin günlük yaşantısında ne gibi bir etkisi olduğunu değerlendirmek için yaşadığı şikayetleri, deneyimleri ve belirtileri inceler.
Sağlık uzmanı tarafından bazı sorular yöneltilir ve dikkat edilen bazı noktalar vardır. Bunlar; Tetikleyiciler, karşılaşılan belirtilerin türü, semptomların sıklığı, şiddeti ve günlük yaşantısı ne kadar etkilediğidir.
Dentofobi teşhisi için gerekli olan durumlar şu şekildedir:
- Yaşanan korkular aşırı düzeyde, anormal ve tekrarlıdır.
- Diş hekimine gitme düşüncesi, ziyaret edilmesi veya bu konu ile ilgili bir video izlenmesi halinde ortaya çıkabilir.
- Diş hekimlerine veya diş tedavilerine maruz kalmak, çoğu durumda ani bir kaygı tepkisine yol açar
- Diş tedavisinin zorunlu olduğu durumlarda diş hekimine gitmekten kaçınma, aşırı korku, endişe ve sıkıntı yaşama .
- Yaşanan korkuların en az 6 ay sürmesi .
Çocuklarda Dentafobi
Bireysel Kaygı:
Bazı çocuklar doğası gereği diğerlerinden daha fazla kaygıya sahip olabilmektedirler. Kaygılı bireylerin çoğu, başka alanlarda gösterdiği korkularını diş problemlerine de yansıtırlar . Bu kişiye özgü kaygının , daima sabit olduğu unutulmamalıdır . Bu hastalar , kliniğe ikinci gelişlerinde de ilk randevularındaki kadar endişeli olabilmektedirler (23) .
Maternal Kaygı:
Anneye bağlı olarak meydana gelen bir kaygıdır. Geçmişte çocukların diş muayenesine anneler tarafından götürülmesinin bir gelenek haline gelmesi , çocukların diş randevuları üzerinde maternal kaygının etkisinin, araştırma konusu olmasına yol açmaktadır . Maternal kaygının , küçük çocukların diş hekimini ilk ziyaretleri sırasındaki davranışları üzerinde etkili olduğu gösterilmektedir. (23) .
Genel olarak diş hekimi kaygı ve korkusunun etiyolojisinde rol oynayan faktörler, geçmişteki travmatik deneyimler (işlem sırassında oluşan ağrı , uzun süreli ve yorucu tedaviler ), çevre (muayene odası , kullanılan aletlerin sesi ve görüntüsü, ortamın kokusu), düşük ağrı eşiği , hekimin hastaya yaklaşımı (hastanın ağız sağlığı ile ilgili eleştiri , duyarsızlık, tedaviyi açıklamada yetersizlik, eksik veya yanlış tedavi), hastanın hekime yaklaşımı (güvensizlik, hekimi yetersiz bulma), sosyal etkileşimler (ebeveyn, kardeş ve arkadaşların negatif etkisi, dramatize edilmiş çizgi filmler ve televizyon programları) ve kötü deneyimlerin ön plana çıkması şeklinde sıralanabilir (24).
Diş hekimi kaygı ve korkusu, çocuk popülasyonunda oldukça yaygındır. Çocuklarda diş hekimi kaygı ve korkusunun gelişiminde direkt ve indirekt faktörler rol oynamaktadır. Çocuğun daha önce edindiği olumsuz diş tedavi deneyimleri gibi direkt faktörler kaygı gelişiminde başlıca rolü oynamasına karşın, aile fertleri ve yakın çevresindeki kişilerden duyduğu indirekt deneyimler de önemlidir (11,12).
Çocuklarda diş hekimi kaygı ve korkusu problemlerinin etiyolojik faktörleri ; “bireysel faktörler , çevresel faktörler ve dişsel faktörler” şeklinde 3 ana bölümde incelenmektedir (23).
Bireysel Faktörler
Diş hekimi kaygısı ve davranış idaresi problemlerinin oluşumunda önemli faktörlerden biri “ çocuğun yaşı” dır. Her iki durum da küçük çocuklarda daha yaygındır. Çünkü psikolojik gelişimleri henüz diş tedavisine dayanabilecek yeterlilikte değildir (23). Tayvan‟lı çocuklarda diş hekimi korkusunun etiyolojik faktörlerinin arastırıldığı bir çalışmada, yüksek kaygı seviyeleri ve koopere olmayan davranışların 4 yaşından itibaren azalmaya başladığı rapor edilmektedir. Bayrak ve arkadaşları (12) tarafından Türk çocuklarında yapılan bir çalışmada, 3-6 yaş grubu çocukların %30‟unun, 7-12 yaş grubu çocukların ise %11‟inin kaygılı olduğu rapor edilmektedir. Folayan ve arkadaşları (26), kaygı seviyesinin 6-7 yaş civarında azalmaya başladığını ve yaş ilerledikçe diş tedavisi uygulamalarıyla baş etme yeteneğinin daha da arttığını belirtmektedirler.
Diş hekimi korku ve kayısının oluşumunda etkili faktörlerden biri de çocuğun cinsiyetidir . On dört farklı popülasyonda yapılan araştırma sonuçlarının incelendiği bir derleme çalışmasında, on popülasyonda kızların erkeklere göre daha fazla kaygıya sahip olduğu , ikisinde ise cinsiyete bağlı farklılık görülmediği ortaya konmaktadır (27).
Başka bir çalışmada, erkeklerin kaygı düzeylerinin kızlara oranla daha yüksek olduğu ifade edilirken (28), diğer bir çalışmada yüksek kaygı düzeylerine kızlarda daha fazla rastlandığı belirtilmektedir (29). Kızların daha yüksek kaygıya sahip olmalarının nedeni duygularını erkeklere göre daha rahat ve istekli bir şekilde açıklayabilmelerine bağlanabilir (30).
Bireysel etiyolojik faktörlerden bir diğeri de çocuklardaki eksik iletişim becerileridir .Kontrolünü kaybetme , ağrı duyusu ve yabancı insanlar ile bir arada olmak , küçük çocuklarda korku reaksiyonlarının meydana gelmesinde önemlidir. Yaralanma, iğne olma ve kan fobisi de (Blood, injury, injection-BII phobia) sıklıkla diş tedavisini negatif etkilediği görülen özel bir kaygı etkenidir. Ayrıca kişilik özellikleri de kaygı oluşumu ile ilişkilidir. Sinirlilik, negatif ruh hali ve diğer kaygılar , diş hekimi korkusu olan hastalarda daha yaygındır (31,23) .
Çevresel Faktörler
Aileye ait diş hekimi kaygı ve korkusunun, çocukların klinik davranışlarını etkilediği oldukça iyi bilinmektedir (23). Berggren , Meynert (32), Moore ve arkadaşları (33) ebeveynleri odontofobik olan bireyler üzerinde yaptıkları çalışmalarda , ailenin negatif tutumunun çocukta odontofobi gelişmesinde en önemli etken olduğunu rapor etmektedirler. Ayrıca bu konudaki çalışmalar, diş hekimi korkusunun emosyonel olarak ya da modellendirme ile aile üyeleri arasında yayılabildiğini ve korkunun temelinde genetik bileşenlerin birlikteliği olduğunu göstermektedir (34).
Brezilya‟da 2011 yılında yapılan bir araştırmada; anneleri diş hekimi korkusu sebebiyle, düzenli olarak diş hekimine gitmeyen çocuklarda, ağız sağlığına bağlı yaşam kalitesinin daha düşük seviyede olduğu saptanmaktadır (35). Yine Brezilya‟da 2012 yılında yapılan, 2-5 yaş arası çocukların ve annelerinin değerlendirildiği bir anket çalışmasında, bu yaş grubundaki çocukların %79,3‟ ünün hiç diş hekimine gitmedikleri ve annelerin %60‟ ının da düzenli olarak ağız ve diş sağlığı muayenesi olmadıkları rapor edilmektedir. Ayrıca bu çalışmada çocukların diş hekimi randevusuna gitmelerinin annelerinin eğitim seviyesi ile ilişkili olduğu sonucu belirtilmektedir (36).
Annelerin diş hekimine düzenli olarak gitmemelerinin nedenleri; düşük eğitim seviyesi , sosyoekonomik durum ve negatif diş tedavisi tecrübeleri olarak belirlenmektedir (35). Ayrıca yapılan araştırmalarda, anne-babaları ayrı yaşayan çocuklarda da diş hekimi korkusu ve davranış idaresi problemlerine daha sık rastlanıldığı gözlenmektedir (26,37). Düşük sosyoekonomik durum kaygı problemlerine neden olmaktadır . Bu durum bazı ülkelerde çocukların diş tedavilerinin ücretsiz sağlanmasıyla aşılmaya çalışılmaktadır (23)
Dişsel Faktörler
Diş hekimi kaygı ve korkusunun oluşmasında yaygın olarak bilinen, önemli faktörlerden biri de “ağrılı diş tedavileri” dir . Sıklıkla kaygının başlıca nedeninin negatif diş tedavi deneyimleri olduğu belirtilir ve çok sayıda çalışma kaygıda koşullanmanın önemini desteklemektedir.(28,34,38,39). Ancak, tekrarlayan asemptomatik ziyaretler kaygıya dair profilaktik rol oynamakta ve koruyucu programlara katılan çocuklar daha düşük seviyede korku belirtisi göstermektedirler.
Nicolas ve arkadaşları (40), dişlerine daha önceden dolgu yapılmış olan çocukların, hiç diş tedavisi görmemiş olanlara göre daha az korkuya sahip olduğunu belirtmektedir. Alwin ve arkadaşlarının (41) yaptığı bir araştırmada, kooperasyon güçlüğü olan çocukların % 23‟ünün ilk diş hekimi ziyaretinin kötü olduğu , buna karşın koope - rasyon problemi olmayan çocuklarda bu oranın %10 olduğu belirtilmektedir. 1999-2000 yılları arasında İtalya‟da yapılan bir çalışmada, problemli bir ilk diş hekimi ziyareti geçirmenin, ailesel diş hekimi kokusundan sonra, en sık görülen ikinci diş hekimi kaygısı etkeni olduğu rapor edilmektedir. Bu çalışmada ayrıca, çok sayıda negatif diş tedavisi tecrübesi olan çocukların, diş hekimine gitmekten kaçındıkları ve ileride yalnızca diş ağrısı çektiklerinde diş hekimine gidebilecekleri belirtilmektedir (42).
Diş hekimiyle kurulan arkadaşça bir ilişki, hastaların anksiyeteye sebep olduğu bilinen anestezi, aeretör sesi ve görüntüsü gibi spesifik uyaranlarla başa çıkmasına yardımcı olabilmektedir. İlk ziyaretinde çocukla güçlü ve arkadaşça bir ilişki kurmak, çocuğun kendini tehlikede hissetmediği rahat bir atmosfer yaratmaya yardımcı olmaktadır. Diş hekimiyle daha pozitif bir ilişkiye sahip olan çocuklarda dental korkunun gelişme olasılığı daha azdır ve randevu sırasında daha az anksiyete göstermektedir.
Aşağıda çocuklar üzerine bu konuyla ilgili yapılan bir çalışma ve sonuçları bulunmaktadır:
Bu çalışmada, 6-12 yaş arasındaki çocuklarda dental anksiyete varlığını ve buna bağlı diş çürüklerinin sıklığının belirlenmesi ve ayrıca hekimin dış görünümünün, kullandığı ekipmanların ve çocuğun bulunduğu dental çevrenin anksiyete üzerine etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
“Anket 1: Çocuk Korku Değerlendirme SkalasıDental Alt Ölçeği” (CFSS-DS) (45) uygulandı; Bu skala, çocuklarda dental anksiyete düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılan en yaygın skalalardan biridir. Dental tedavinin farklı yönlerini içeren 15 sorudan oluşmaktadır. Çocuklardan her bir soru için 1‟den (hiç korkmuyorum) 5‟e (aşırı korkuyorum) kadar puan verilmesi istenerek yapıldı (1= Hiç korkmuyorum, 2= Çok az korkuyorum, 3=Biraz korkuyorum, 4= Çok korkuyorum, 5= Aşırı korkuyorum). Tüm puanlar toplandı. Toplam puan 15-75 arasında skorlanmaktadır. 15-31 puan düşük derecede, 32-38 puan orta derecede, 39 ve üzeri ise yüksek derecede anksiyeteyi gösterecek şekilde değerlendirildi.
“Anket 2: Çocukların Gözüyle Diş Hekimi ve Diş Kliniği Nasıl Olmalı” uygulandı; Bu anket, bir çocuğun gözünden diş hekiminin dış görünümünün ve diş kliniğinin nasıl olması gerektiği ile ilgili sorular içermektedir. Anket 18 sorudan oluşmakta ve içlerinde resimli sorular da bulunmaktadır. Çocukların belirtilen sorulara verdikleri cevaplar değerlendirildi.
Hastalar kliniğe alınarak muayeneleri yapıldıktan sonra daimi dişler için “DMFT” ve süt dişleri için “dmft” indeksi hesaplandı. Yapılan anketlerin sonuçlarına göre „dental anksiyeteli‟ bireyler cinsiyet ile “6-8” ve “9-12” yaş gruplarına ayrılarak, hesaplanan DMFT/ dmft skorlarının sonuçları ile beraber, “anksiyete” ve „diş çürükleri‟ arasındaki ilişkinin belirlenmesi için gerekli istatistiksel değerlendirmeler yapıldı.
Çalışmada istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for the Social Sciences, version 13, SPSS Inc, Chicago, Ill, USA) istatistik analiz için kullanıldı. CFSS-DS anket sonucuna göre hastaların aldığı skorların, düşük (15-31 puan), orta (32-38 puan) ve yüksek (39-75 puan) derece anksiyete gruplarına göre dağılımı yapıldı.
Cinsiyete ve yaş aralığına göre CFSS-DS ortalama skor değerleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p=0.001, p=0.046). Buna göre kızların erkeklere göre CFSS-DS ortalama skor değerlerinin daha fazla olduğu ve “6-8” yaş aralığındaki hastaların “9-12” yaş aralığındaki hastalara göre CFSS-DS ortalama skor değerlerinin daha fazla olduğu saptandı.
Diş hekimine gitme yönünden hastaların koruyucu ekipman, maske ve eldiven rengi tercihleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p=0.061, p=0.070, p=0.071). Diş hekimine gitme yönünden hastaların klinik ve önlük tercihleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p= 0.017, p=0.001). Buna göre diş hekimine gidenlerin gitmeyenlere göre daha çok düz, sade kliniği ve beyaz önlüğü tercih ettikleri saptandı
Cinsiyete göre hastaların renk seçimleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p<0.001). Buna göre kızlar en çok pembe rengi, erkekler en çok açık mavi rengi tercih ettiği bulgulandı. Yaş aralığına göre hastaların renk seçimleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p=0.130).
Çalışmaya katılan hastaların diş hekimi tercihlerine göre CFSS-DS skor ortalaması karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p=0.003). Buna göre kadın hekimi tercih eden hastaların CFSS-DS skor ortalamalarının daha fazla olduğu gözlemlendi. Hekimin dış görünümünün önemliliğine göre CFSS-DS skor ortalaması karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p=0.176)
Koruyucu ekipman tercihlerine göre CFSSDS skor ortalaması karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p<0.001). Buna göre farkın “koruyucu gözlük- hiçbiri”, “maske- hiçbiri” ve “koruyucu gözlük+ maske- hiçbiri” den kaynaklandığı saptandı. Tedavi olunan klinik ve hekimin kıyafet tercihlerine göre CFSS-DS skor ortalamaları karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p<0.001, p=0.021). Buna göre dekore klinik ve renkli önlük tercih edenlerin CFSS-DS skor ortalamasının daha yüksek olduğu bulgulandı.
Dental anksiyetenin subjektif bir konu olması ve her bireyde değişik derecelerde olması sebebiyle ölçümü zor bir işlemdir . Diş hekimlerinin , hastalarda mevcut olabilen dental anksiyete düzeylerini etkin olarak değerlendirebilmeleri, hastaların tedavi gereksinimlerinin ve planlamalarının yapılmasında kolaylık sağlamasının yanı sıra , klinik zaman kaybını önlemektedir. Bu amaçla dental korku ve anksiyeteyi değerlendirmede çeşitli yöntemler geliştirilmiştir (46). Çocuk Korku Değerlendirme Skalası Dental Alt Ölçeği (CFSS-DS) 1982 yılında geliştirilen, çocuklarda dental korkuyu ölçmede kullanılan ve iyi bilinen bir psikometrik skaladır. Bu çalışmanın amaçlarından biri dental anksiyete ve korkuyu CFSS-DS kullanarak değerlendirmek ve ayrıca dental anksiyete ile çürüğün ilişkisini belirleyebilmektir
Anksiyeteli çocuklara ekstra ilgi ve önem gösterilirse dental korku ve fobi gelişimi önlenebilir (47,48). Ancak Yamada ve arkadaşları (49) yaptıkları çalışmada düşük anksiyeteye sahip bir çok olumsuz davranış gösteren çocuk hasta olabileceği gibi yüksek anksiyeteye sahip olup da olumlu davranış gösteren çocukların da olabileceğine dikkat çekmişlerdir.
Dental anksiyetenin yaşla ilgisini araştırdığımızda günümüze kadar yapılan çalışmalarda , çoğunlukla dental anksiyete ile yaş arasında negatif yönde bir korelasyon olduğu bildirilmiştir . Folayan ve arkadaşları (50) ve Cuthbert ve Malamed, dental anksiyete seviyesinin 6-7 yaş civarında azalmaya başladığını ve yaş ilerledikçe dental uygulamalarla baş etme yeteneğinin daha da arttığını bildirmektedirler . Le Baron ve Zeltzer‟e (51) göre, çocuklar yaşları büyüdükçe korkularını kontrol etmeyi öğrenebilirler. Türk çocukları ile yapılan bir çalışmada 3-6 yaş grubu çocukların %30‟ unun, 7-12 yaş grubu çocukların %11‟inin dental anksiyeteli oldukları belirlenmiştir. Sunulan çalışmada ise bu çalışmalara benzer şekilde yaş ile dental anksiyete arasında negatif yönde bir korelasyon olduğu gözlemlenmiş ve istatistiksel açıdan anlamlı bir fark saptanmıştır (p=0.046).
Dental anksiyeteyi belirleyici faktörlerin bir diğerinin de cinsiyet farkı olduğu bildirilmektedir. Cinsiyetin dental anksiyete gelişiminde doğal bir etiyoloji olduğunu açıklayan Corah‟ın26 yanısıra yapılan araştırmalarda genellikle kızların dental anksiyete seviyesinin erkeklerden daha yüksek olduğu bildirilmiştir (52,53,54). Liddell ve Murray (55) de 9 yaşından sonra cinsiyet farklılığının ortaya çıkmaya başladığını ve kızlarda dental anksiyetenin daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Bodrumlu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise erkeklerde dental anksiyetenin kadınlara oranla daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir . Sunulan çalışmada ise kızların dental anksiyetesinin erkeklerden fazla olduğu ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunduğu saptanmıştır (p=0.001).
Dental korku diş çürüğünün önemli bir göstergesi ve risk faktörüdür (25,56,57). Dental korku ve diş çürüğü, birbirleri için hem sebep hem sonuç olabilir . Kruger ve arkadaşları (31) dental korkunun çürükler için önemli bir belirleyici olduğunu belirtmişlerdir. Yapılan çalışmalarda dental korku ile çürük arasında anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (58-60). Hägglin ve arkadaşları (61) ve Schuller ve arkadaşları (62) tarafından yapılan DMFT skorları ve anksiyete ile ilgili çalışmalarda, yüksek anksiyeteye sahip bireylerde çürük diş/ diş yüzeyi ve eksik diş sayısının fazla, restore edilmiş diş sayısının az olduğu rapor edilmiştir. Münevveroğlu ve arkadaşları (63) yaptıkları çalışmada, DMFT/dmft değerleri ve dental korku arasında güçlü bir ilişki bulmuşlar ve dental korkuya sahip çocuklarda DMFT/dmft değerlerinin yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Sunulan çalışmada ise, bu çalışmaların bulgularına benzer şekilde DMFT/dmft değerlerinin yüksek derece anksiyeteli hastalarda fazla olduğu saptanmış ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p=0.030, p=0.015)
Yapılan çalışmalarda anksiyete varlığının diş hekimi ziyaretlerinin sayı ve düzenini değiştirdiği ve anksiyetik hastaların diş hekimi ziyaret sayısını azaltmaya veya ertelemeye yönelik isteklerini bildirdikleri ortaya konulmuştur (61,63,64). Schuller ve arkadaşlarının (65) yaptıkları bir çalışmada , diş hekimi korku düzeyi yüksek olan bireylerin diş hekimini daha az ziyaret ettikleri ve randevularını daha fazla erteledikleri veya iptal ettikleri rapor edilmiştir. Bu çalışmalarla benzer olarak sunulan çalışmada anksiyeteye sahip hastaların diş tedavisi hizmeti almaktan kaçınmaları sebebiyle, Çocuk Korku Değerlendirme Skalası Dental Alt Ölçeği sonuçlarına göre yüksek dereceli anksiyeteli hasta sayısı az bulunmuştur .
İlk dental ziyaret, önemli bir faktördür ve anksiyetenin ve devam eden ziyaretlerde dental korkunun belirleyicisi olarak görülmektedir (66). Kırbaş ve arkadaşları yaptıkları çalışmada ilk kez diş muayene ve tedavisine gelen çocukların , daha önce diş muayenesi ve tedavisine gelmiş çocuklardan daha anksiyeteli olduğunu saptamışlardır . Folayan ve arkadaşları (50) ise kliniğe ilk defa gelen 8-13 yaşları arasındaki çocuklarda, tedavi öncesi çocuğun dental anksiyete seviyesi ile yaşı ve cinsiyeti arasında istatistiksel bir ilişki bulamamışlardır. Bu çalışmada ise Kırbaş ve arkadaşlarının yaptığı çalışmayla benzer olarak daha önce diş hekimine gitmemiş olanların gidenlere göre CFSS-DS anksiyete skoru daha yüksek bulunmuş ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır (p=0.001).
Hekimin cinsiyeti, hastaların anksiyete seviyeleri üzerine etkili olabilmektedir (67). Daha önce yapılan çalışmalardaki bulguları destekler şekilde bu çalışmadaki çocukların, aynı cinsiyetteki diş hekimi tarafından tedavi edilmeyi tercih etmesi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.001) (68-70). Bununla beraber bu bulgunun, yapılan bazı çalışmalardaki bulgularla benzeşmediği görülmüştür (71,72). Ancak aynı cinsiyete göre çocukların diş hekimi tarafından tedavi edilmesi, dental klinikte tedavi kalitesini artırabilir.
Çalışmadaki çocukların büyük bir çoğunluğu (%55), diş hekiminin kıyafet tercihleriyle ilgili yapılan diğer çalışmaların (67-69) sonuçlarıyla uyumlu bir şekilde diş hekiminin geleneksel beyaz önlüğü giymesini tercih etmiştir. Bu bulgu, McCarthy ve arkadaşları (71) ve Panda ve arkadaşları (72) tarafından yapılan, yaygın inanışın aksine çocukların beyaz önlüklü doktorlardan korkmadığını ve daha resmi giyinen doktorların daha yetkin ve ilgili olduklarını bulan çalışmaları destekler. Çocuklar, beyaz önlük ile yaşadıkları ülkenin sosyoekonomik şartlarına bağlı olarak, pediatristler ve aile doktorları ya da medya aracılığı ile erkenden tanışırlar. Çocuklar beyaz önlüklü birisini “doktor-diş hekimi” konsepti ile birleştirmiş olabilir. Beyaz önlüğe bu erken alışma, beyaz önlükle ilgili bir ön yargıya sebep olmuş olabilir (73). Çocuklar beyaz önlüğü, iyileşmenin sembolü olarak gördükleri ve geçmiş deneyimlerinden dolayı diş hekiminin beyaz önlük giymesini beklemeye şartlandıkları için tercih edebilirler (74,75).
Panda ve arkadaşlarının (72) yaptığı çalışmada, çoğu çocuk diş hekiminin gözlük ya da bone kullanmasını tercih etmemiştir. AlSarheed‟in yaptığı çalışmada ise, çocukların sadece %40‟ı koruyucu ekipman kullanımını tercih etmiştir. Ancak McKenna ve arkadaşlarının (68) yaptığı çalışmada, katılımcıların büyük çoğunluğu (%56) diş hekiminin koruyucu gözlük kullanmasını tercih etmiştir. Çocuklar ve ebeveynleri üzerinde yapılan bir başka çalışmada, çocukların %66‟sı ve ebeveynlerin %71‟i diş hekimlerinin koruyucu ekipman kullanmasını tercih etmiştir (69). Shulman ve Brehm‟in (76) yaptığı çalışmada ise, çocukların %70‟inin diş hekiminin koruyucu ekipman kullanımını tercih ettiği görülmüştür. Münevveroğlu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise, Shulman ve Brehm‟in (76) çalışmasındaki bulgulara çok benzer olarak hastaların %70.5‟i diş hekiminin maske kullanmasını tercih etmiştir. Mistry ve arkadaşlarının (67) yaptığı çalışmada ise, koruyucu gözlük kullanımının daha az tercih edildiği, sebebinin ise çocuklarla göz kontağının kısıtlanması olarak bildirilmiştir. Bu çalışmada ise benzer olarak çocukların %44‟ünün maske kullanımını, %42‟sinin maske ve koruyucu gözlük kullanımını tercih ettiği görülmüştür.
Bu çalışmada, çocuklardan diş hekiminin kullanmasını tercih ettikleri eldivenin rengini seçmeleri istendiğinde, Panda ve arkadaşlarının (72) yaptığı çalışmayı destekler şekilde çocukların büyük çoğunluğunun (%51) beyaz eldiveni tercih ettiği görülmüştür. Bunun sebebi, geçmişte kendi diş hekimlerinin sadece beyaz eldiven kullandıklarını deneyimlemeleri ve rengin aşinalığı sebebiyle akıllarının beyaza şartlanması olabilir Literatür taramasında AlSarheed (68), McCarthy ve arkadaşları (71) ve Münevveroğlu ve arkadaşları (62) tarafından yapılan çalışmalarda, hastaların çoğu oyuncaklar ve posterlerle dizayn edilmiş dekore kliniği tercih etmişlerdir. Fakat bütün bu görüşler ile ilgili kesin yargılara varabilmek için daha geniş çaplı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır .
Diş Hekimliği Öğrencilerinde Dentafobi
Diş hekimi korkusunun sağlık çalışanlarındaki boyutunun toplumun diğer kesimlerinden az olması muhtemeldir. Yapılan bir araştırmada Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği 2. ve 5. sınıf öğrencilerinin diş hekimi korkuları kıyaslanarak incelenmiştir.
Çalışmanın sonuçlarına bakılacak olursa 2. sınıf öğrencilerinin 5. sınıf öğrencilerinden daha fazla anksiyete yaşadığı görülmüştür.
Araştırmadaki 2. sınıf öğrencilerinin diş muayenesi sırasında kendilerini rahat hissetmedikleri en sık durum anestezi enjektörünün görülmesi ve anestezi yapılmasıdır. 2. sınıflarda bunu aeratörün çalışması ve muayene koltuğuna oturmak izlerken 5. sınıflarda muayene koltuğuna oturmak izlemektedir.
İsrail’de yapılan bir çalışmada öğrencilerin sınıfları ilerledikçe yaşadıkları diş hekimi korkusunun azaldığı gözlenmiştir. Bu öğrencilerin zamanla korkularının azalmasının sebebi kazandıkları tecrübe ve aldıkları profesyonel eğitim olabilir.
Araştırmada öğrencilerin cinsiyetlerinin bu korku üzerine anlamlı bir fark olmadığı gözlenmiştir. Bunun sebebi de aldıkları eğitimin aynı olması olabilir.
Yapılan bir araştırmada kadınların diş muayenesi konusunda daha endişeli bulunmasına rağmen arada anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yine Suudi Arabistan’da yapılan bir araştırmada diş muayenesi korkusu kadınlarda erkeklere oranla daha fazla bulunmuştur.
Hindistan’da yapılan bir çalışmada diş muayenesi sırasında en çok korkulan durumun anestezi için enjeksiyon yapılması olduğu belirlenmiştir.
Dentofobi Tedavisi
Dentofobi tedavisi için birkaç farklı tedavi seçeneği bulunmaktadır. Ancak diş hekimi fobisi olan herkesin tedaviye ihtiyacı yoktur. Yaşanan semptom ve belirtiler hafifse, günlük yaşamı ve sağlığı çok fazla etkilemiyorsa tedavi edilmesi gerekmeyebilir.
Bunun yanı sıra diş hekimi korkusu nedeniyle diş tedavisi görmeyen kişilere, belirtileri tekrarlı ve şiddetli yaşayan kişilere tedavi önerilebilir. Bu durumda tetikleyicilere ve belirtilere bağlı olarak kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulur.
Diş hekimi fobisi tedavisinde en fazla kullanılan yöntemleri şu şekilde sıralanabilir:
Maruz Kalma Terapisi
Sistematik duyarsızlaştırma olarak da bilinen maruz kalma terapisi, diş hekimi korkusu için en sık kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. Bu terapi türü, tetikleyicilere güvenli ve kontrollü bir ortamda maruz kalınmasını sağlar.
Maruz kalma, örneğin diş tedavisinin bir resmine bakma veya bir dişçiyi ziyaret etmekten bahsetmek gibi en az fobik tepkiyle sonuçlanan durumdan başlayarak kademeli olur.
Maruz bırakma terapisi, ayrıca diş hekimleriyle karşılaşıldığında yaşanan olumsuz düşünce ve duyguların ele alınmasını, fizyolojik ve psikolojik tepkilerin değişmesini sağlar. Ayrıca kişiye gevşeme ve başa çıkma teknikleri de öğretilir.
Bilişsel Davranış Terapisi (BDT)
Bilişsel davranış terapisi, tek başına bir tedavi olarak veya maruz kalma terapisinin yanında uygulanabilir. Bir tür konuşma terapisidir ve seanslar bireysel veya bir grubun parçası olabilir. Seanslar, diş hekimleriyle ilgili olumsuz algı ve düşüncelerin belirlenmesine veya değiştirilmesine yardımcı olmak için tasarlanır. Bunlarla bağlantılı olarak yanan duygu ve davranışların ele alınmasına katkı sağlar.
Öneriler
Diş hekimlerinin tavır ve tutumları diş muayenesi korkusu oluşmasında önemli bir etkendir. Diş hekimlerinin muayene sırasında olumlu yaklaşımlarda bulunması, tedavi uygulamaları konusunda hastalarını bilgilendirmesi ve her zaman hasta ile empati kurması yararlı olabilir.
Diş hekimleri, hastalarının kendilerini rahat hissetmelerini sağlamalı ve travmatik olayları mümkün olduğunca azaltmaya çalışmalıdır. Tedaviyi geciktirmenin sorunları daha da arttıracağını hastalara izah etmelidirler.
Diş sağlığı ile igili şikayeti olan kişiler sorunlarını ertelememeleri, eğer korkularından dolayı tedaviyi geciktiriyolarsa psikolojik yardım alabilecekleri konusunda bilgilendirilmelidirler.
Hastaların düzenli olarak kontrole gelmelerinin sağlanması korkunun azalmasında etkili olabilir.
Özellikle çocuk hastalara karşı diş hekimleri görünüşlerini değiştirerek çocuk için daha rahat bir ortam sağlayabilir.
TARTIŞMA
Tüm bu araştırmalar sonucunda görüyoruz ki diş hekimi korkusu pek çok nedenden ortaya çıkabilen kompleks bir durumdur. Farklı travmalar dentafobiyi tetikleyebilir . Bu nedenle diş hekimi korkusu tek başına değil diğer korkularla bir ele alınmalıdır.
Konu ile ilgili nitel ve nicel çalışmaların beraber planlanması kişilerin diş hekimi korkusuyla ilgili duygu durumlarını belirlemede daha etkili olabilir. Her ne kadar ortak noktaları olsa da her hastanın psikolojik durumu farklı olduğu için kişiye özel bir yol izlenmelidir..
Her yaşta görülebilen dentafobi hem hastayı hem hekimi belirgin şekilde olumsuz etkileyebilecek bir durumdur. Doğru bilgilendirme ve ideal hasta-hekim iletişimi bu durumun aşılmasında alınabilecek önlemlerin başında gelmektedir.
HAZIRLAYAN: Gizem KAYA
EDİTÖR: Kemal Eren ALTIN
KAYNAKÇA
1- Kırbaş ZO, Özkan H. Ağız diş sağlığı merkezine başvuran 9-12 yaş grubu çocukların durumluk kaygı düzeylerinin belirlenmesi . Behçet Uz Çocuk Hast Derg 2014; 4: 128-34.
Akarslan Z, Erten H. Diş hekimliği korkusu ve kaygısı. Hacettepe Diş Hek Fak Derg 2009; 1:62-8.
2-Özdaş Öner D, Zorlu S. Diş kliniğinde "kim, neden, niye korkar?". Turkiye Klinikleri J Pediatr DentSpecial Topics 2015; 1: 18-23.
3-Bayrak S, Şen ET, Eğilmez T, Tüloğlu N. Ebeveyn dental kaygısı ve sosyodemografik faktörlerin çocukların dental kaygısı üzerine etkileri . Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 2010; 20: 181-8.
4-Bodrumlu E, Sümer AP, Sümer M, Köprülü H. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Dişhekimliği
5-Fakültesine başvuran bireylerde dental korkunun değerlendirilmesi. Hacettepe Diş Hek Fak Derg 2006; 30: 51-6
6-Locker D, Poulton R, Thomson WM. Psychological disorders and dental anxiety in a young adult population. Commun Dent Oral Epidemiol 2001; 29: 456-63.
7-Peretz B, Mann J. Dental Anxiety Among Israeli Dental Students: a 4-year longitudinal study. Eur J Dent Educ 2000; 4: 133-7.
8-Kent GG. The Psychology of Dental Care. 2nd ed. Bristol: Wright; 1991; 43-65.
9-Özdaş Öner D, Zorlu S. Diş kliniğinde "kim, neden, niye korkar?". Turkiye Klinikleri J Pediatr DentSpecial Topics 2015; 1: 18-23.
10-Gustafsson A, Broberg A, Bodin L, Berggren U, Arnrup K. Behaviour management problems: the role of child personal characteristics. Int J Ped Dent 2010; 20: 242-53.
11-Kırbaş ZO, Özkan H. Ağız diş sağlığı merkezine başvuran 9-12 yaş grubu çocukların durumluk kaygı düzeylerinin belirlenmesi . Behçet Uz Çocuk Hast Derg 2014; 4: 128-34
12-Bayrak S, ġen ET, Eğilmez T, Tüloğlu N. Ebeveyn dental kaygısı ve sosyodemografik faktörlerin çocukların dental kaygısı üzerine etkileri . Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 2010; 20: 181-8
13-Akarslan Z, Erten H. Diş hekimliği korkusu ve kaygısı. Hacettepe Diş Hek Fak Derg 2009; 1: 62- 8.
14-Önçağ O , Çoğulu D . Ailenin sosyoekonomik durumu ve eğitim düzeyinin çocuklarda dental kaygı üzerine etkisi . A.Ü. DiĢ Hek Fak Derg 2005; 32: 45-54.
15-Milgrom P, Fiset L, Melnick S, Weinstein P. The prevalence and practice management consequences of dental fear in a major US city. J Am Dent Assoc 1988; 116: 641-7.
16-Aartman IH, van Everdingen T, Hoogstraten J, Schuurs AH. Self-report measurements of dental anxiety and fear in children: a critical assessment. ASDC J Dent Child 1998; 65: 22958.
17-Frankl SN, Shiere FR, Fogels HR. Should the parent remain with the child in the dental operatory? ASDC J Dent Child 1999; 2: 150-63.
18-Kain ZN, Mayes LC, Cicchetti DV, Bagnall AL, Finley JD, Hofstadter MB. The Yale
19-Preoperative Anxiety Scale: How does it compare with a “gold standard”? Anesth Analg 1997; 85: 783-8
20-Klinberg G, Hwang CP. Children’s dental fear picture test (CDFP): A projective test for the assessment of child dental fear. ASCDJ Dent Child 1994; 61: 89-96.
21-Corah NL. Development of a dental anxiety scale. J Dent Res 1969; 48: 596.
22-Lee CY, Chang YY, Huang ST. Prevalence of Dental Anxiety among 5- to 8-Year-Old Taiwanese Children. Am Assoc Pub Health Dent 2007; 67: 36- 41.
23-Akbay Oba A, Dülgergil CT, Saroğlu Sönmez I. Prevalence of dental anxiety in 7- to 11year-old children and its relationship to dental caries. Med Princ Pract 2009; 18: 453-7.
24-Yetiş C, Küçükemen Ç. Çocuk hastalarda dental kaygı ve davranış idaresi problemlerinin görülme sıklığı ve etiyolojik faktörleri. Balıkesir Sağlık Bil Derg 2013; 2: 62-8.
25-Yıldırım TT, Kaya AF, Uysal E, Diş hekimi korkusu ile cinsiyet, yaş, medeni durum, diş hekimine gitme sıklığı, eğitim, sosyo-ekonomik ve periodontal durum arasındaki ilişkinin incelenmesi . Turkiye Klinikleri J Dental Sci 2013; 19: 77-85.
26-McTigue DJ. Behavior management of children. Dent Clin North Am 1984; 28: 81-93.
27-Folayan MO, Idehen EE, Ufomata D. The effect of sociodemographic factors on dental anxiety in children seen in a suburban Nigerian hospital. Int J Paediatr Dent 2003; 13: 20-6.
28-Milgrom P, Vignehsa H, Weinstein P. Adolescent dental fear and control: prevalence and theoretical implications. Behav Res Ther 1992; 30: 367-73.
29-Kleiman MB. Fear of dentists as an inhibiting factor in children‟s use of dental services. J Dent Child (Chic) 1982; 49: 209-13.
30-Peretz B, Efrat Jl. Dental anxiety among young adolescent patients in Israel. Int J Paediatr Dent 2000; 10: 126-32.
31-Shuurs AH, Hoogstraten J. Appraisal of dental anxiety and fear questionnaires: a review. Community Dent Oral Epidemiol 1993; 21: 329-39
32-Koch G, Poulsen S. Pedodontics: A clinical approach. 1st ed. Copenhagen: Munksgaard, 1991; 65-70.
33-Berggren U, Meynert G. Dental fear and avoidance: causes, symptoms and consequences. J Am Dent Assoc 1984; 109: 247-51.
34-Moore R, Brodsgaard I, Birn H. Manifestations, acquisition and diagnostic categories of dental fear in a self-referred population. Behav Res Ther 1991; 29: 51-60.
35-Diaz MC, Crego A, Armfield JM, Maroto MR. Assessing the relative efficacy of cognitive and non-cognitive factors as predictors of dental anxiety. Eur J Oral Sci 2012; 120: 82-8.
36-Goettems ML, Ardenghi TM, Romano AR, Demarco FF, Torriani DD. Influence of maternal dental anxiety on oral health–related quality of life of preschool children. Qual Life Res 2011; 20: 951-9.
37-Goettems ML, Ardenghi TM, Demarco FF, Romano AR, Torriani DD Children‟s use of dental services: Influence of maternal dental anxiety, attendance pattern, and perception of children‟s quality of life. Community Dent Oral Epidemiol 2012; 40: 451-8.
38-Winer GA. A review and analysis of children‟s fearful behavior in dental settings. Child Dev 1982; 53: 1111-33.
39-Klingberg G. Dental fear and behavior management problems in children. A study of measurement, prevalence, concomitant factors and clinical effects. Phd thesis, Göteborg University, Göteborg, Sweden. 1995.
40-Wright GZ, Alpern GD. Variables influencing children co-operative behaviour at first dental visit. ASDC J Dent Child 1971; 38: 126-8.
41-Locker D, Shapiro D, Lindell A. Negative dental experiences and their relationship to dental anxiety. Community Dent Health 1996; 13: 25-37.
42-Ayer WA, Domoto PK, Gale EN, Joy ED, Malamed BG. Overcoming dental fear strategies for its prevention and management. J Am Dent Assoc 1983; 107: 18-27.
43-Nicolas E, Bessadet M, Collado V, Carrasco P, Rogerleroi V, Hennequin M. Factors affecting dental fear in French children aged 5–12 years. Int J Paediatr Dent 2010; 20: 36673.
44-Alwin NP, Murray JJ, Britton PG. An assessment of dental anxiety in children. Br Dent J 1991; 171: 201-7.
45-Rantavuori K, Zerman N, Ferro R, Lahti S Relationship between children‟s first dental visit and their dental anxiety in the Veneto Region of Italy. Acta Odontol Scand 2002; 60: 297-300
46-Cuthbert MI, Malamed BG. A screening device: children at risk for dental fear and management problems. ASDC J Dent Child 1982; 49: 432-6.
47-Ergüven SS, Işık B, Kılınç Y. Diş hekimliği fakültesi birinci sınıf öğrencileri ile son sınıf öğrencilerinin dental kaygı -korku düzeylerinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi . Acta Odontol Turc 2013; 30: 70-6.
48-Raj S, Agarwai M, Aradhya K, Konde S, Nagakisore V. Evaluation of Dental Fear in
49-Children during Dental Visit using Children‟s Fear Survey ScheduleDental Subscale. Int J Clin Pediatr Dent 2013; 2013: 12-5.
50-Majstorovic M, Veerkamp JS, Skrinjaric I Reliability and validity of measures used in assessing dental anxiety in 5- to 15-year-old Croatian children. Eur J Paediatr Dent 2003; 4: 197-202.
51-Yamada MKM, Tanabe Y, Sano T, Noda T. Cooperation during dental treatment: the Children's Fear Survey Schedule in Japanese children. Int J Ped Dent 2002; 12: 404-9.
52-Folayan MO, Idehen EE, Ufomata D. The effect of sociodemographic factors on dental anxiety in children seen in a suburban Nigerian hospital. Int J Paediatr Dent 2003; 13: 20-6.
53-Le Baron S, Zeltzer L. Assessment of acute pain and anxi- ety in children and adolescents by selfreports, observer reports and a behavior checklist. J Consult Clin Psychol 1984; 52: 729-38.
54-Peretz B, Mann J. Dental Anxiety Among Israeli Dental Students: a 4-year longitudinal study. Eur J Dent Educ 2000; 4: 133-7.
55-Lee CY, Chang YY, Huang ST. Prevalence of Dental Anxiety among 5-to8-Year-Old Taiwanese Children. Am Assoc Pub Health Dent 2007; 67: 36-41.
56-Stabholz A, Peretz B. Dental Anxiety Among Patients Prior To Different Dental Treatments. Int Dent J 1999; 49: 90-4.
57-Liddell A, Murray P. Sex and age differences in children's reports of dental anxiety and selfefficacy relating to dental visits. Canad J Behav 1989; 21: 270-8.
58-Klingberg G. Reliability and validity of the Swedish version of the Dental Subscale of the Children‟s Fear Survey Schedule, CFSS-DS. Acta Odontol Scand 1994; 52: 255-6
59-Milgrom P, Mance lL, King B, Weinstein P. Origins of childhood dental fear. Behav Res Ther 1995; 33: 313-9.
60-Kruger E, Thomson WM, Poulton R, Davies S, Brown RH, Silva PA. Dental caries and changes in dental anxiety in late adolescence. Community Dent Oral Epidemiol 1998; 26: 355-9.
61-Rantavuori K, Lahti S, Hausen H, Seppa L, Karkkainen S. Dental fear and oral health and family characteristics of Finnish children. Acta Odontol Scand 2004; 62: 207-13.
62-Alvesalo I, Murtomaa P, Milgrom P, Honkanen A, Karja-lainen M, Tay KM. The Dental Fear Survey Schedule: a study with Finnish children. Int J Paed Dent 1993; 3: 193-8
63-Hägglin C , Hakeberg M, Ahlqwist M, Sullivan M, Berggren U. Factors associated with dental anxiety and attendance in middle-aged and elderly women. Community Dent Oral Epidemiol 2000; 28: 451-60.
64-Münevveroğlu AP, Akgöl BB, Erol T. Assessment of the feelings and attitudes of children towards their dentist and their association with oral health. doi: http://dx.doi.org/10.1155/2014/867234. Hindawi Publishing Corporation Dentistry 2014; 4 pages
65-Doerr PA, Lang WP, Nyquist LV, Ronis DL. Factors associated with dental anxiety. J Am Dent Assoc 1998; 129: 1111-9.
66-Abrahamsson KH, Berggren U, Carlsson SG. Psychosocial aspects of dental and general fears in dental phobic patients. Acta Odontol Scand 2000; 58: 37-43.
67-Schuller AA, Willumsen T, Holst D. Are there differences in oral health and oral health behavior between individuals with high and low dental fear? Community Dent Oral Epidemiol 2003; 31: 116-21.
68-Nicolas E, Bessadet M, Collado V, Carrasco P, Rogerleroi V, Hennequin M. Factors affecting dental fear in French children aged 5–12 years. Int J Paediatr Dent 2010; 20: 36673.
69-Mistry D, Tahmassebi JF. Children‟s and parents‟ attitudes towards dentists‟ attire. Eur Arch Paediatr Dent 2009; 10: 237-40.
70-AlSarheed M. Children‟s Perception of their dentists. Eur J Dent 2011; 5: 186-90.
71-Ellore VPK, Mohammed M, Taranath M, Ramagoni NK, Kumar V, Gunjalli G. Children and Parent‟s Attitude and Preferences of Dentist‟s Attire in Pediatric Dental Practice. Int J Clin Pediatr Dent 2015; 8: 102-7.
72-Tong HJ, Khong J, Ong C, Ng B, Lin Y, Ng JJ, et al. Children‟s and parents‟ attitudes towards dentists‟ appearance, child dental experience and their relationship with dental anxiety. Eur Arch Paediatr Dent 2014; 15: 377-84.
73-McCarthy JJ, McCarthy MC, Eilert RE. Children‟s and parents‟ visual perception of physicians. Clin Pediatr 1999; 38: 145-52.
74-Panda A, Garg I, Bhobe AP. Children's perspective on the dentist's attire. Int J Paediatr Dent 2014; 24: 98-103
75-Kuscu OO, Caglar E, Kayabasoglu N, Sandalli N. Preferences of dentist‟s attire in an group of Istanbul school children related with dental anxiety. Eur Arch Paediatr Dent 2009; 10: 38-41.
76-Panda A, Garg I, Shah M. Children's pereferences concerning ambiance of dental waiting rooms. Eur Arch Paediatr Dent 2015; 16: 27-33.
77-McKenna G, Lillywhite GRR, Maini N. Patient preferences for dental attire: a crosssectional survey in a dental hospital. Brit Dent J 2007; 203: 681-5.
78-Shulman ER, Brehm WT. Dental clinical attire and infection-control procedures: Patients' attitudes. J Am Dent Assoc 2001: 132: 508-16.
DENTAPHOBIA IN DENTISTRY AND ITS EFFECTS ON PATIENTS
ÖZET
Dentofobi diğer bir adıyla diş hekimi korkusu olarak bilinmektedir. Diş hekimi fobisi olan kişiler, dişçiye gitmeyi düşündüklerinde ya da diş hekimi ziyareti sırasında aşırı endişeli ve kaygılı hissederler. Geçmiş dönemlerde veya çocukluk dönemlerinde yaşanan bazı travmalar, aile öyküsü veya çevresel faktörler diş hekimi korkusuna neden olabilir. Uzmanlık alanı, diş hekimi korkusuna sahip insanları tedavi etmek olan Manhattan’lı diş hekimi Dr. Siegelman hastalarda, diş randevusu öncesinde kayda değer biçimde uyku kaybı, kalp sıkışması, el terlemesinin yanı sıra hastaların konfor veya sağlığına karşı bir tehdit olarak algılanan istem dışı "savaş ya da sıvış” tepkisi gözlemlediğini belirtmiştir. Bu yazıda dentafobinin sebep olabileceği durumlar ve engellemek için yapılabileceklerden bahsedilmiştir.
ABSTRACT
Dentophobia is also known as the fear of dentists. People with dentist phobia feel extremely anxious when they think about going to the dentist or during a dentist visit. Some traumas experienced in the past or childhood, family history or environmental factors may cause fear of the dentist. Dentist from Manhattan Dr. Siegelman, whose specialty is treating people with a fear of dentists. stated that he observed significant sleep loss, heart racing, hand sweating in patients before a dental appointment, as well as an involuntary "fight or flight" response that was perceived as a threat to the patients' comfort or health. In this article, we discuss the situations that dentaphobia can cause and what can be done to prevent it.
Anahtar Kelimeler
Diş hekimi korkusu, Dentafobi ,Diş tedavisine karşı duyulan anksiyete ve önlemleri
Keywords
Fear of the dentist, Dentaphobia, Anxiety and precautions against dental treatment
GİRİŞ
Ağız ve diş sağlığı , birey ve toplum sağlığında önemli bir yere sahiptir. İnsan vücudunun gelişmesi ve sağlıklı bir yaşam sürdürmesi için , ağız içindeki dişlerin normal ve sağlıklı olması gerekmektedir (1). Diş tedavi planlamasının uygulanması ve gerçekleştirilmesinde toplumların diş tedavilerine ve diş hekimlerine karşı duydukları korku ve anksiyetenin önemi büyüktür.
Modern teknolojik uygulamalara rağmen diş hekimliği uygulamaları, hala korku ve anksiyete reaksiyonlarının gelişmesindeki etkenlerden birisidir . Dental anksiyetenin sıklıkla anksiyete duyulan obje ve durumlar arasında beşinci sırada yer aldığı bildirilmektedir (2).
Dental anksiyete, özellikle dış kaynaklı uyarıcı ile ilişkili olmaksızın bireyin her türlü dental işleme karşı hissettiği korku ve endişe olarak tanımlanmaktadır. Her yaşta görülmekle birlikte genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır (3). Çocukluk döneminde görülen dental anksiyete problemi, erişkin dönemde de devam ederek kişilerin, diş tedavilerinden kaçınma ve bunun sonucu olarak da ağız diş sağlığının olumsuz etkilenmesine sebep olabilmektedir (1).
Diş tedavileri sırasında yapılan işlemlerin çocuklar tarafından korkulu bir işlem olarak algılanması, diş hekimliği kliniğinde gerçekleştirilmesi planlanan tedavileri zorlaştırmaktadır. Bu sebeple, dental anksiyetenin diş hekimleri tarafından erken dönemde belirlenerek, tedavi sırasında özel yaklaşım gerektiren çocukların saptanması, diş tedavisinin başarı şansını artırmaktadır (4).
Dental korkuya sahip hastalar ile korkusu olmayan hasta grupları karşılaştırıldığında , korkulu grupta daha fazla ağız diş sağlığı problemi olduğu bildirilmektedir (5,6). Peretz ve Mann (7), dental korkunun , diş hekimlerinin rahat çalışmasını ve diş tedavisini engelleyen önemli bir sorun olduğunu belirtmektedir .Yapılan başka bir çalışmada; okul çağı çocukların %16‟sının diş hekiminden korktuklarını ve buna bağlı olarak da dental tedaviden kaçındıkları rapor edilmektedir (8). Ayrıca diş hekiminin dış görünümünün dental anksiyete üzerine etkisi olduğu bilinmektedir. Psikologlar, ortamın, fiziksel görünüşün, ilk izlenim ve ikili ilişkiler üzerine etkisinin önemli olduğunu sıklıkla belirtmektedirler.
Dentafobi, her yaşta görülmekle birlikte genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır. Çocukluk dönemindeki kaygının erişkin dönemde de kalıcılığını sürdürdüğü görülmektedir (9,10). Bu nedenle, erken dönemde diş hekimi kaygı ve korkusunun belirlenmesinin önemli olduğu bildirilmektedir (11). Kişinin kaygı seviyesinin bilinmesi, tedaviye yardımcı olması yönünden önemlidir. Bu durumda diş hekimi, hastasının ne tip davranışlar ve tepkiler göstereceğini önceden tahmin ederek, çocuğun kaygı düzeyini en aza indirecek önlemler alarak gereken tedavinin daha kolay uygulanmasını sağlar (13).
Diş Hekimi Kaygı ve Korkusunun Skalalarla Belirlenmesi
Diş hekimine başvuran bireylerin kaygı ve korkusunun olup olmadığının tedavi öncesi belirlenmesi , hekimin tedavi sırasında karşılaşabileceği tepkilere hazırlıklı olmasına ve hastanın kaygı ve korku düzeyinin azaltılmasına ilişkin birtakım önlemlerin alınmasına olanak sağlamaktadır (14,15). Diş hekimi kaygı ve korkusunun tüm boyutlarının ortaya çıkartılarak doğru bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir . Bu nedenle diş hekimi korkusunun değerlendirilmesi için bir çok yöntem geliştirilmektedir (16)
Davranışların Puanlanması Yöntemi
Davranışların puanlanması yöntemi, sıkça kullanılan bir değerlendirme biçimi olup , bu yönteme “Frankl Skalası” ve “Yale Preoperatif Kaygı Skalası” dahil edilebilir. Bu yöntem , davranışların gözle değerlendirilerek skorlanması esasına dayanmaktadır (17,18) .
Fizyolojik Teknikler
Fizyolojik teknikler, özel bir ekipman kullanılarak tansiyon, nabız ve dorsal deri cevabı gibi ölçümlerin yapıldığı, kaygı ve korku hakkında indirekt bilgilerin sağlandığı yöntemleri içermektedir. Bu yöntemde kullanılan ekipmanlar, kaygısız çocukta bile diş hekimi korkusuna neden olabileceğinden yanlış sonuçlara neden olabilmektedir (12).
Projektif Teknikler
Projektif teknikler ile amaçlı olarak çizilen bazı resimlerin hikaye ettirilerek veya korkunun objesi olabilecek nesne ya da canlıların resmedilerek kaygı ve korku düzeyinin belirlenmesi amaçlanmaktadır (12). “Venham Picture Test (Venham, 1977)”, “Facial Image Scale”, “Çocukların Diş Hekimi Korkusu Resmedilmesi Testi (Klinberg, 1994)”, “İnsan Figürü Çizme (Venham, 1977)”, “Dental Ortam Resimleri (Chapman Turner, 2002)”, “Cümle Tamamlama” ve “Resim Üzerinde Gösterme” projektif teknikler arasında yer almaktadır (19).
Psikometrik Ölçümler
Psikometrik testler , uygulama kolaylığı nedeniyle en çok tercih edilen testlerdir ve uygulanacak yaşa göre farklılık göstermektedir (12). Corah (20) tarafından geliştirilen Dental Anksiyete Skalası (DAS=Corah Dental Anxiety Scale ) genellikle yetişkinler için kullanı - lırken, çocuklarda Çocuk Korku Değerlendirme Skalası Dental Alt Ölçeği (CFSS-DS= Children‟s Fear Survey Schedule-Dental Subscale) kullanılmaktadır (21,22). Bu yöntemler, karşılıklı soru cevap şeklinde olup çocuğun kendini sözlü olarak ifade etme temeline dayanmaktadır.
Dentofobi (Diş Hekimi Korkusu) Belirtileri Nelerdir?
Diş hekimi fobisi bulunan kişilerin yaşadıkları korku düzeyleri hafif veya aşırı olarak değişebilir. Duyulan korkular kişi üzerinde bazı fiziksel ve duygusal semptomlara neden olabilir. Dentofobi belirtileri şu şekilde sıralanabilir:
2-Kaygı
3-Endişe
4-Uykusuzluk ve uyku problemleri
5-Titreme
6-Baş dönmesi ve bilinç kaybı
7-Aşırı terleme
8-Kalp çarpıntısı
9-Mide bulantısı
10-Nefes güçlüğü
11-Hazımsızlık gibi bazı mide rahatsızlıkları
Dentofobi (Diş Hekimi Korkusu) Neden Olabileceği Durumlar
Diş hekimi korkusunu yoğun yaşayan kişiler, diş rahatsızlıkları olması halinde bile diş hekimine gitmekten kaçınır ve bu durum ağız ve diş sağlığının bozulmasına neden olur. Bu durumun neden olabileceği komplikasyonlar ise şunlardır:
1-Çürük dişler
2-Diş eti (periodontal) hastalığı
3-Kalp hastalığı (koroner arter hastalığı)
4-Diş kaybı
5-Pnömoni ve solunum yolu enfeksiyonları
Dentofobi (Diş Hekimi Korkusu) Nasıl Teşhis Edilir?
Diş hekimlerini ve diş tedavilerini çevreleyen korku ve endişe duyguları sık karşılaşılan bir durum olduğundan pek çok kişi yaşadığı belirtilerin anormal olduğunu fark etmeyebilir. Kişi, diş hekimi ziyaretinde yoğun bir kaygı ve endişe gibi duygular yaşayabilirken, bu durum diş hekimi veya farklı uzmanlar tarafından teşhis edilebilir.
Diş hekimi, kişiyi bir psikoloğa veya akıl sağlığı uzmanına yönlendirebilir. Sağlık uzmanı, fobinin kişinin günlük yaşantısında ne gibi bir etkisi olduğunu değerlendirmek için yaşadığı şikayetleri, deneyimleri ve belirtileri inceler.
Sağlık uzmanı tarafından bazı sorular yöneltilir ve dikkat edilen bazı noktalar vardır. Bunlar; Tetikleyiciler, karşılaşılan belirtilerin türü, semptomların sıklığı, şiddeti ve günlük yaşantısı ne kadar etkilediğidir.
Dentofobi teşhisi için gerekli olan durumlar şu şekildedir:
- Yaşanan korkular aşırı düzeyde, anormal ve tekrarlıdır.
- Diş hekimine gitme düşüncesi, ziyaret edilmesi veya bu konu ile ilgili bir video izlenmesi halinde ortaya çıkabilir.
- Diş hekimlerine veya diş tedavilerine maruz kalmak, çoğu durumda ani bir kaygı tepkisine yol açar
- Diş tedavisinin zorunlu olduğu durumlarda diş hekimine gitmekten kaçınma, aşırı korku, endişe ve sıkıntı yaşama .
- Yaşanan korkuların en az 6 ay sürmesi .
Çocuklarda Dentafobi
Bireysel Kaygı:
Bazı çocuklar doğası gereği diğerlerinden daha fazla kaygıya sahip olabilmektedirler. Kaygılı bireylerin çoğu, başka alanlarda gösterdiği korkularını diş problemlerine de yansıtırlar . Bu kişiye özgü kaygının , daima sabit olduğu unutulmamalıdır . Bu hastalar , kliniğe ikinci gelişlerinde de ilk randevularındaki kadar endişeli olabilmektedirler (23) .
Maternal Kaygı:
Anneye bağlı olarak meydana gelen bir kaygıdır. Geçmişte çocukların diş muayenesine anneler tarafından götürülmesinin bir gelenek haline gelmesi , çocukların diş randevuları üzerinde maternal kaygının etkisinin, araştırma konusu olmasına yol açmaktadır . Maternal kaygının , küçük çocukların diş hekimini ilk ziyaretleri sırasındaki davranışları üzerinde etkili olduğu gösterilmektedir. (23) .
Genel olarak diş hekimi kaygı ve korkusunun etiyolojisinde rol oynayan faktörler, geçmişteki travmatik deneyimler (işlem sırassında oluşan ağrı , uzun süreli ve yorucu tedaviler ), çevre (muayene odası , kullanılan aletlerin sesi ve görüntüsü, ortamın kokusu), düşük ağrı eşiği , hekimin hastaya yaklaşımı (hastanın ağız sağlığı ile ilgili eleştiri , duyarsızlık, tedaviyi açıklamada yetersizlik, eksik veya yanlış tedavi), hastanın hekime yaklaşımı (güvensizlik, hekimi yetersiz bulma), sosyal etkileşimler (ebeveyn, kardeş ve arkadaşların negatif etkisi, dramatize edilmiş çizgi filmler ve televizyon programları) ve kötü deneyimlerin ön plana çıkması şeklinde sıralanabilir (24).
Diş hekimi kaygı ve korkusu, çocuk popülasyonunda oldukça yaygındır. Çocuklarda diş hekimi kaygı ve korkusunun gelişiminde direkt ve indirekt faktörler rol oynamaktadır. Çocuğun daha önce edindiği olumsuz diş tedavi deneyimleri gibi direkt faktörler kaygı gelişiminde başlıca rolü oynamasına karşın, aile fertleri ve yakın çevresindeki kişilerden duyduğu indirekt deneyimler de önemlidir (11,12).
Çocuklarda diş hekimi kaygı ve korkusu problemlerinin etiyolojik faktörleri ; “bireysel faktörler , çevresel faktörler ve dişsel faktörler” şeklinde 3 ana bölümde incelenmektedir (23).
Bireysel Faktörler
Diş hekimi kaygısı ve davranış idaresi problemlerinin oluşumunda önemli faktörlerden biri “ çocuğun yaşı” dır. Her iki durum da küçük çocuklarda daha yaygındır. Çünkü psikolojik gelişimleri henüz diş tedavisine dayanabilecek yeterlilikte değildir (23). Tayvan‟lı çocuklarda diş hekimi korkusunun etiyolojik faktörlerinin arastırıldığı bir çalışmada, yüksek kaygı seviyeleri ve koopere olmayan davranışların 4 yaşından itibaren azalmaya başladığı rapor edilmektedir. Bayrak ve arkadaşları (12) tarafından Türk çocuklarında yapılan bir çalışmada, 3-6 yaş grubu çocukların %30‟unun, 7-12 yaş grubu çocukların ise %11‟inin kaygılı olduğu rapor edilmektedir. Folayan ve arkadaşları (26), kaygı seviyesinin 6-7 yaş civarında azalmaya başladığını ve yaş ilerledikçe diş tedavisi uygulamalarıyla baş etme yeteneğinin daha da arttığını belirtmektedirler.
Diş hekimi korku ve kayısının oluşumunda etkili faktörlerden biri de çocuğun cinsiyetidir . On dört farklı popülasyonda yapılan araştırma sonuçlarının incelendiği bir derleme çalışmasında, on popülasyonda kızların erkeklere göre daha fazla kaygıya sahip olduğu , ikisinde ise cinsiyete bağlı farklılık görülmediği ortaya konmaktadır (27).
Başka bir çalışmada, erkeklerin kaygı düzeylerinin kızlara oranla daha yüksek olduğu ifade edilirken (28), diğer bir çalışmada yüksek kaygı düzeylerine kızlarda daha fazla rastlandığı belirtilmektedir (29). Kızların daha yüksek kaygıya sahip olmalarının nedeni duygularını erkeklere göre daha rahat ve istekli bir şekilde açıklayabilmelerine bağlanabilir (30).
Bireysel etiyolojik faktörlerden bir diğeri de çocuklardaki eksik iletişim becerileridir .Kontrolünü kaybetme , ağrı duyusu ve yabancı insanlar ile bir arada olmak , küçük çocuklarda korku reaksiyonlarının meydana gelmesinde önemlidir. Yaralanma, iğne olma ve kan fobisi de (Blood, injury, injection-BII phobia) sıklıkla diş tedavisini negatif etkilediği görülen özel bir kaygı etkenidir. Ayrıca kişilik özellikleri de kaygı oluşumu ile ilişkilidir. Sinirlilik, negatif ruh hali ve diğer kaygılar , diş hekimi korkusu olan hastalarda daha yaygındır (31,23) .
Çevresel Faktörler
Aileye ait diş hekimi kaygı ve korkusunun, çocukların klinik davranışlarını etkilediği oldukça iyi bilinmektedir (23). Berggren , Meynert (32), Moore ve arkadaşları (33) ebeveynleri odontofobik olan bireyler üzerinde yaptıkları çalışmalarda , ailenin negatif tutumunun çocukta odontofobi gelişmesinde en önemli etken olduğunu rapor etmektedirler. Ayrıca bu konudaki çalışmalar, diş hekimi korkusunun emosyonel olarak ya da modellendirme ile aile üyeleri arasında yayılabildiğini ve korkunun temelinde genetik bileşenlerin birlikteliği olduğunu göstermektedir (34).
Brezilya‟da 2011 yılında yapılan bir araştırmada; anneleri diş hekimi korkusu sebebiyle, düzenli olarak diş hekimine gitmeyen çocuklarda, ağız sağlığına bağlı yaşam kalitesinin daha düşük seviyede olduğu saptanmaktadır (35). Yine Brezilya‟da 2012 yılında yapılan, 2-5 yaş arası çocukların ve annelerinin değerlendirildiği bir anket çalışmasında, bu yaş grubundaki çocukların %79,3‟ ünün hiç diş hekimine gitmedikleri ve annelerin %60‟ ının da düzenli olarak ağız ve diş sağlığı muayenesi olmadıkları rapor edilmektedir. Ayrıca bu çalışmada çocukların diş hekimi randevusuna gitmelerinin annelerinin eğitim seviyesi ile ilişkili olduğu sonucu belirtilmektedir (36).
Annelerin diş hekimine düzenli olarak gitmemelerinin nedenleri; düşük eğitim seviyesi , sosyoekonomik durum ve negatif diş tedavisi tecrübeleri olarak belirlenmektedir (35). Ayrıca yapılan araştırmalarda, anne-babaları ayrı yaşayan çocuklarda da diş hekimi korkusu ve davranış idaresi problemlerine daha sık rastlanıldığı gözlenmektedir (26,37). Düşük sosyoekonomik durum kaygı problemlerine neden olmaktadır . Bu durum bazı ülkelerde çocukların diş tedavilerinin ücretsiz sağlanmasıyla aşılmaya çalışılmaktadır (23)
Dişsel Faktörler
Diş hekimi kaygı ve korkusunun oluşmasında yaygın olarak bilinen, önemli faktörlerden biri de “ağrılı diş tedavileri” dir . Sıklıkla kaygının başlıca nedeninin negatif diş tedavi deneyimleri olduğu belirtilir ve çok sayıda çalışma kaygıda koşullanmanın önemini desteklemektedir.(28,34,38,39). Ancak, tekrarlayan asemptomatik ziyaretler kaygıya dair profilaktik rol oynamakta ve koruyucu programlara katılan çocuklar daha düşük seviyede korku belirtisi göstermektedirler.
Nicolas ve arkadaşları (40), dişlerine daha önceden dolgu yapılmış olan çocukların, hiç diş tedavisi görmemiş olanlara göre daha az korkuya sahip olduğunu belirtmektedir. Alwin ve arkadaşlarının (41) yaptığı bir araştırmada, kooperasyon güçlüğü olan çocukların % 23‟ünün ilk diş hekimi ziyaretinin kötü olduğu , buna karşın koope - rasyon problemi olmayan çocuklarda bu oranın %10 olduğu belirtilmektedir. 1999-2000 yılları arasında İtalya‟da yapılan bir çalışmada, problemli bir ilk diş hekimi ziyareti geçirmenin, ailesel diş hekimi kokusundan sonra, en sık görülen ikinci diş hekimi kaygısı etkeni olduğu rapor edilmektedir. Bu çalışmada ayrıca, çok sayıda negatif diş tedavisi tecrübesi olan çocukların, diş hekimine gitmekten kaçındıkları ve ileride yalnızca diş ağrısı çektiklerinde diş hekimine gidebilecekleri belirtilmektedir (42).
Diş hekimiyle kurulan arkadaşça bir ilişki, hastaların anksiyeteye sebep olduğu bilinen anestezi, aeretör sesi ve görüntüsü gibi spesifik uyaranlarla başa çıkmasına yardımcı olabilmektedir. İlk ziyaretinde çocukla güçlü ve arkadaşça bir ilişki kurmak, çocuğun kendini tehlikede hissetmediği rahat bir atmosfer yaratmaya yardımcı olmaktadır. Diş hekimiyle daha pozitif bir ilişkiye sahip olan çocuklarda dental korkunun gelişme olasılığı daha azdır ve randevu sırasında daha az anksiyete göstermektedir.
Aşağıda çocuklar üzerine bu konuyla ilgili yapılan bir çalışma ve sonuçları bulunmaktadır:
Bu çalışmada, 6-12 yaş arasındaki çocuklarda dental anksiyete varlığını ve buna bağlı diş çürüklerinin sıklığının belirlenmesi ve ayrıca hekimin dış görünümünün, kullandığı ekipmanların ve çocuğun bulunduğu dental çevrenin anksiyete üzerine etkisinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
“Anket 1: Çocuk Korku Değerlendirme SkalasıDental Alt Ölçeği” (CFSS-DS) (45) uygulandı; Bu skala, çocuklarda dental anksiyete düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılan en yaygın skalalardan biridir. Dental tedavinin farklı yönlerini içeren 15 sorudan oluşmaktadır. Çocuklardan her bir soru için 1‟den (hiç korkmuyorum) 5‟e (aşırı korkuyorum) kadar puan verilmesi istenerek yapıldı (1= Hiç korkmuyorum, 2= Çok az korkuyorum, 3=Biraz korkuyorum, 4= Çok korkuyorum, 5= Aşırı korkuyorum). Tüm puanlar toplandı. Toplam puan 15-75 arasında skorlanmaktadır. 15-31 puan düşük derecede, 32-38 puan orta derecede, 39 ve üzeri ise yüksek derecede anksiyeteyi gösterecek şekilde değerlendirildi.
“Anket 2: Çocukların Gözüyle Diş Hekimi ve Diş Kliniği Nasıl Olmalı” uygulandı; Bu anket, bir çocuğun gözünden diş hekiminin dış görünümünün ve diş kliniğinin nasıl olması gerektiği ile ilgili sorular içermektedir. Anket 18 sorudan oluşmakta ve içlerinde resimli sorular da bulunmaktadır. Çocukların belirtilen sorulara verdikleri cevaplar değerlendirildi.
Hastalar kliniğe alınarak muayeneleri yapıldıktan sonra daimi dişler için “DMFT” ve süt dişleri için “dmft” indeksi hesaplandı. Yapılan anketlerin sonuçlarına göre „dental anksiyeteli‟ bireyler cinsiyet ile “6-8” ve “9-12” yaş gruplarına ayrılarak, hesaplanan DMFT/ dmft skorlarının sonuçları ile beraber, “anksiyete” ve „diş çürükleri‟ arasındaki ilişkinin belirlenmesi için gerekli istatistiksel değerlendirmeler yapıldı.
Çalışmada istatistiksel analizler için SPSS (Statistical Package for the Social Sciences, version 13, SPSS Inc, Chicago, Ill, USA) istatistik analiz için kullanıldı. CFSS-DS anket sonucuna göre hastaların aldığı skorların, düşük (15-31 puan), orta (32-38 puan) ve yüksek (39-75 puan) derece anksiyete gruplarına göre dağılımı yapıldı.
Cinsiyete ve yaş aralığına göre CFSS-DS ortalama skor değerleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p=0.001, p=0.046). Buna göre kızların erkeklere göre CFSS-DS ortalama skor değerlerinin daha fazla olduğu ve “6-8” yaş aralığındaki hastaların “9-12” yaş aralığındaki hastalara göre CFSS-DS ortalama skor değerlerinin daha fazla olduğu saptandı.
Diş hekimine gitme yönünden hastaların koruyucu ekipman, maske ve eldiven rengi tercihleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p=0.061, p=0.070, p=0.071). Diş hekimine gitme yönünden hastaların klinik ve önlük tercihleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p= 0.017, p=0.001). Buna göre diş hekimine gidenlerin gitmeyenlere göre daha çok düz, sade kliniği ve beyaz önlüğü tercih ettikleri saptandı
Cinsiyete göre hastaların renk seçimleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p<0.001). Buna göre kızlar en çok pembe rengi, erkekler en çok açık mavi rengi tercih ettiği bulgulandı. Yaş aralığına göre hastaların renk seçimleri karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p=0.130).
Çalışmaya katılan hastaların diş hekimi tercihlerine göre CFSS-DS skor ortalaması karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p=0.003). Buna göre kadın hekimi tercih eden hastaların CFSS-DS skor ortalamalarının daha fazla olduğu gözlemlendi. Hekimin dış görünümünün önemliliğine göre CFSS-DS skor ortalaması karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulunmadı (p=0.176)
Koruyucu ekipman tercihlerine göre CFSSDS skor ortalaması karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p<0.001). Buna göre farkın “koruyucu gözlük- hiçbiri”, “maske- hiçbiri” ve “koruyucu gözlük+ maske- hiçbiri” den kaynaklandığı saptandı. Tedavi olunan klinik ve hekimin kıyafet tercihlerine göre CFSS-DS skor ortalamaları karşılaştırıldığında istatistiksel açıdan anlamlı fark bulundu (p<0.001, p=0.021). Buna göre dekore klinik ve renkli önlük tercih edenlerin CFSS-DS skor ortalamasının daha yüksek olduğu bulgulandı.
Dental anksiyetenin subjektif bir konu olması ve her bireyde değişik derecelerde olması sebebiyle ölçümü zor bir işlemdir . Diş hekimlerinin , hastalarda mevcut olabilen dental anksiyete düzeylerini etkin olarak değerlendirebilmeleri, hastaların tedavi gereksinimlerinin ve planlamalarının yapılmasında kolaylık sağlamasının yanı sıra , klinik zaman kaybını önlemektedir. Bu amaçla dental korku ve anksiyeteyi değerlendirmede çeşitli yöntemler geliştirilmiştir (46). Çocuk Korku Değerlendirme Skalası Dental Alt Ölçeği (CFSS-DS) 1982 yılında geliştirilen, çocuklarda dental korkuyu ölçmede kullanılan ve iyi bilinen bir psikometrik skaladır. Bu çalışmanın amaçlarından biri dental anksiyete ve korkuyu CFSS-DS kullanarak değerlendirmek ve ayrıca dental anksiyete ile çürüğün ilişkisini belirleyebilmektir
Anksiyeteli çocuklara ekstra ilgi ve önem gösterilirse dental korku ve fobi gelişimi önlenebilir (47,48). Ancak Yamada ve arkadaşları (49) yaptıkları çalışmada düşük anksiyeteye sahip bir çok olumsuz davranış gösteren çocuk hasta olabileceği gibi yüksek anksiyeteye sahip olup da olumlu davranış gösteren çocukların da olabileceğine dikkat çekmişlerdir.
Dental anksiyetenin yaşla ilgisini araştırdığımızda günümüze kadar yapılan çalışmalarda , çoğunlukla dental anksiyete ile yaş arasında negatif yönde bir korelasyon olduğu bildirilmiştir . Folayan ve arkadaşları (50) ve Cuthbert ve Malamed, dental anksiyete seviyesinin 6-7 yaş civarında azalmaya başladığını ve yaş ilerledikçe dental uygulamalarla baş etme yeteneğinin daha da arttığını bildirmektedirler . Le Baron ve Zeltzer‟e (51) göre, çocuklar yaşları büyüdükçe korkularını kontrol etmeyi öğrenebilirler. Türk çocukları ile yapılan bir çalışmada 3-6 yaş grubu çocukların %30‟ unun, 7-12 yaş grubu çocukların %11‟inin dental anksiyeteli oldukları belirlenmiştir. Sunulan çalışmada ise bu çalışmalara benzer şekilde yaş ile dental anksiyete arasında negatif yönde bir korelasyon olduğu gözlemlenmiş ve istatistiksel açıdan anlamlı bir fark saptanmıştır (p=0.046).
Dental anksiyeteyi belirleyici faktörlerin bir diğerinin de cinsiyet farkı olduğu bildirilmektedir. Cinsiyetin dental anksiyete gelişiminde doğal bir etiyoloji olduğunu açıklayan Corah‟ın26 yanısıra yapılan araştırmalarda genellikle kızların dental anksiyete seviyesinin erkeklerden daha yüksek olduğu bildirilmiştir (52,53,54). Liddell ve Murray (55) de 9 yaşından sonra cinsiyet farklılığının ortaya çıkmaya başladığını ve kızlarda dental anksiyetenin daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Bodrumlu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise erkeklerde dental anksiyetenin kadınlara oranla daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir . Sunulan çalışmada ise kızların dental anksiyetesinin erkeklerden fazla olduğu ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunduğu saptanmıştır (p=0.001).
Dental korku diş çürüğünün önemli bir göstergesi ve risk faktörüdür (25,56,57). Dental korku ve diş çürüğü, birbirleri için hem sebep hem sonuç olabilir . Kruger ve arkadaşları (31) dental korkunun çürükler için önemli bir belirleyici olduğunu belirtmişlerdir. Yapılan çalışmalarda dental korku ile çürük arasında anlamlı ilişki olduğu görülmüştür (58-60). Hägglin ve arkadaşları (61) ve Schuller ve arkadaşları (62) tarafından yapılan DMFT skorları ve anksiyete ile ilgili çalışmalarda, yüksek anksiyeteye sahip bireylerde çürük diş/ diş yüzeyi ve eksik diş sayısının fazla, restore edilmiş diş sayısının az olduğu rapor edilmiştir. Münevveroğlu ve arkadaşları (63) yaptıkları çalışmada, DMFT/dmft değerleri ve dental korku arasında güçlü bir ilişki bulmuşlar ve dental korkuya sahip çocuklarda DMFT/dmft değerlerinin yüksek olduğunu bildirmişlerdir. Sunulan çalışmada ise, bu çalışmaların bulgularına benzer şekilde DMFT/dmft değerlerinin yüksek derece anksiyeteli hastalarda fazla olduğu saptanmış ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p=0.030, p=0.015)
Yapılan çalışmalarda anksiyete varlığının diş hekimi ziyaretlerinin sayı ve düzenini değiştirdiği ve anksiyetik hastaların diş hekimi ziyaret sayısını azaltmaya veya ertelemeye yönelik isteklerini bildirdikleri ortaya konulmuştur (61,63,64). Schuller ve arkadaşlarının (65) yaptıkları bir çalışmada , diş hekimi korku düzeyi yüksek olan bireylerin diş hekimini daha az ziyaret ettikleri ve randevularını daha fazla erteledikleri veya iptal ettikleri rapor edilmiştir. Bu çalışmalarla benzer olarak sunulan çalışmada anksiyeteye sahip hastaların diş tedavisi hizmeti almaktan kaçınmaları sebebiyle, Çocuk Korku Değerlendirme Skalası Dental Alt Ölçeği sonuçlarına göre yüksek dereceli anksiyeteli hasta sayısı az bulunmuştur .
İlk dental ziyaret, önemli bir faktördür ve anksiyetenin ve devam eden ziyaretlerde dental korkunun belirleyicisi olarak görülmektedir (66). Kırbaş ve arkadaşları yaptıkları çalışmada ilk kez diş muayene ve tedavisine gelen çocukların , daha önce diş muayenesi ve tedavisine gelmiş çocuklardan daha anksiyeteli olduğunu saptamışlardır . Folayan ve arkadaşları (50) ise kliniğe ilk defa gelen 8-13 yaşları arasındaki çocuklarda, tedavi öncesi çocuğun dental anksiyete seviyesi ile yaşı ve cinsiyeti arasında istatistiksel bir ilişki bulamamışlardır. Bu çalışmada ise Kırbaş ve arkadaşlarının yaptığı çalışmayla benzer olarak daha önce diş hekimine gitmemiş olanların gidenlere göre CFSS-DS anksiyete skoru daha yüksek bulunmuş ve istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanmıştır (p=0.001).
Hekimin cinsiyeti, hastaların anksiyete seviyeleri üzerine etkili olabilmektedir (67). Daha önce yapılan çalışmalardaki bulguları destekler şekilde bu çalışmadaki çocukların, aynı cinsiyetteki diş hekimi tarafından tedavi edilmeyi tercih etmesi istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p<0.001) (68-70). Bununla beraber bu bulgunun, yapılan bazı çalışmalardaki bulgularla benzeşmediği görülmüştür (71,72). Ancak aynı cinsiyete göre çocukların diş hekimi tarafından tedavi edilmesi, dental klinikte tedavi kalitesini artırabilir.
Çalışmadaki çocukların büyük bir çoğunluğu (%55), diş hekiminin kıyafet tercihleriyle ilgili yapılan diğer çalışmaların (67-69) sonuçlarıyla uyumlu bir şekilde diş hekiminin geleneksel beyaz önlüğü giymesini tercih etmiştir. Bu bulgu, McCarthy ve arkadaşları (71) ve Panda ve arkadaşları (72) tarafından yapılan, yaygın inanışın aksine çocukların beyaz önlüklü doktorlardan korkmadığını ve daha resmi giyinen doktorların daha yetkin ve ilgili olduklarını bulan çalışmaları destekler. Çocuklar, beyaz önlük ile yaşadıkları ülkenin sosyoekonomik şartlarına bağlı olarak, pediatristler ve aile doktorları ya da medya aracılığı ile erkenden tanışırlar. Çocuklar beyaz önlüklü birisini “doktor-diş hekimi” konsepti ile birleştirmiş olabilir. Beyaz önlüğe bu erken alışma, beyaz önlükle ilgili bir ön yargıya sebep olmuş olabilir (73). Çocuklar beyaz önlüğü, iyileşmenin sembolü olarak gördükleri ve geçmiş deneyimlerinden dolayı diş hekiminin beyaz önlük giymesini beklemeye şartlandıkları için tercih edebilirler (74,75).
Panda ve arkadaşlarının (72) yaptığı çalışmada, çoğu çocuk diş hekiminin gözlük ya da bone kullanmasını tercih etmemiştir. AlSarheed‟in yaptığı çalışmada ise, çocukların sadece %40‟ı koruyucu ekipman kullanımını tercih etmiştir. Ancak McKenna ve arkadaşlarının (68) yaptığı çalışmada, katılımcıların büyük çoğunluğu (%56) diş hekiminin koruyucu gözlük kullanmasını tercih etmiştir. Çocuklar ve ebeveynleri üzerinde yapılan bir başka çalışmada, çocukların %66‟sı ve ebeveynlerin %71‟i diş hekimlerinin koruyucu ekipman kullanmasını tercih etmiştir (69). Shulman ve Brehm‟in (76) yaptığı çalışmada ise, çocukların %70‟inin diş hekiminin koruyucu ekipman kullanımını tercih ettiği görülmüştür. Münevveroğlu ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada ise, Shulman ve Brehm‟in (76) çalışmasındaki bulgulara çok benzer olarak hastaların %70.5‟i diş hekiminin maske kullanmasını tercih etmiştir. Mistry ve arkadaşlarının (67) yaptığı çalışmada ise, koruyucu gözlük kullanımının daha az tercih edildiği, sebebinin ise çocuklarla göz kontağının kısıtlanması olarak bildirilmiştir. Bu çalışmada ise benzer olarak çocukların %44‟ünün maske kullanımını, %42‟sinin maske ve koruyucu gözlük kullanımını tercih ettiği görülmüştür.
Bu çalışmada, çocuklardan diş hekiminin kullanmasını tercih ettikleri eldivenin rengini seçmeleri istendiğinde, Panda ve arkadaşlarının (72) yaptığı çalışmayı destekler şekilde çocukların büyük çoğunluğunun (%51) beyaz eldiveni tercih ettiği görülmüştür. Bunun sebebi, geçmişte kendi diş hekimlerinin sadece beyaz eldiven kullandıklarını deneyimlemeleri ve rengin aşinalığı sebebiyle akıllarının beyaza şartlanması olabilir Literatür taramasında AlSarheed (68), McCarthy ve arkadaşları (71) ve Münevveroğlu ve arkadaşları (62) tarafından yapılan çalışmalarda, hastaların çoğu oyuncaklar ve posterlerle dizayn edilmiş dekore kliniği tercih etmişlerdir. Fakat bütün bu görüşler ile ilgili kesin yargılara varabilmek için daha geniş çaplı çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır .
Diş Hekimliği Öğrencilerinde Dentafobi
Diş hekimi korkusunun sağlık çalışanlarındaki boyutunun toplumun diğer kesimlerinden az olması muhtemeldir. Yapılan bir araştırmada Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği 2. ve 5. sınıf öğrencilerinin diş hekimi korkuları kıyaslanarak incelenmiştir.
Çalışmanın sonuçlarına bakılacak olursa 2. sınıf öğrencilerinin 5. sınıf öğrencilerinden daha fazla anksiyete yaşadığı görülmüştür.
Araştırmadaki 2. sınıf öğrencilerinin diş muayenesi sırasında kendilerini rahat hissetmedikleri en sık durum anestezi enjektörünün görülmesi ve anestezi yapılmasıdır. 2. sınıflarda bunu aeratörün çalışması ve muayene koltuğuna oturmak izlerken 5. sınıflarda muayene koltuğuna oturmak izlemektedir.
İsrail’de yapılan bir çalışmada öğrencilerin sınıfları ilerledikçe yaşadıkları diş hekimi korkusunun azaldığı gözlenmiştir. Bu öğrencilerin zamanla korkularının azalmasının sebebi kazandıkları tecrübe ve aldıkları profesyonel eğitim olabilir.
Araştırmada öğrencilerin cinsiyetlerinin bu korku üzerine anlamlı bir fark olmadığı gözlenmiştir. Bunun sebebi de aldıkları eğitimin aynı olması olabilir.
Yapılan bir araştırmada kadınların diş muayenesi konusunda daha endişeli bulunmasına rağmen arada anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yine Suudi Arabistan’da yapılan bir araştırmada diş muayenesi korkusu kadınlarda erkeklere oranla daha fazla bulunmuştur.
Hindistan’da yapılan bir çalışmada diş muayenesi sırasında en çok korkulan durumun anestezi için enjeksiyon yapılması olduğu belirlenmiştir.
Dentofobi Tedavisi
Dentofobi tedavisi için birkaç farklı tedavi seçeneği bulunmaktadır. Ancak diş hekimi fobisi olan herkesin tedaviye ihtiyacı yoktur. Yaşanan semptom ve belirtiler hafifse, günlük yaşamı ve sağlığı çok fazla etkilemiyorsa tedavi edilmesi gerekmeyebilir.
Bunun yanı sıra diş hekimi korkusu nedeniyle diş tedavisi görmeyen kişilere, belirtileri tekrarlı ve şiddetli yaşayan kişilere tedavi önerilebilir. Bu durumda tetikleyicilere ve belirtilere bağlı olarak kişiselleştirilmiş bir tedavi planı oluşturulur.
Diş hekimi fobisi tedavisinde en fazla kullanılan yöntemleri şu şekilde sıralanabilir:
Maruz Kalma Terapisi
Sistematik duyarsızlaştırma olarak da bilinen maruz kalma terapisi, diş hekimi korkusu için en sık kullanılan tedavi yöntemlerinden biridir. Bu terapi türü, tetikleyicilere güvenli ve kontrollü bir ortamda maruz kalınmasını sağlar.
Maruz kalma, örneğin diş tedavisinin bir resmine bakma veya bir dişçiyi ziyaret etmekten bahsetmek gibi en az fobik tepkiyle sonuçlanan durumdan başlayarak kademeli olur.
Maruz bırakma terapisi, ayrıca diş hekimleriyle karşılaşıldığında yaşanan olumsuz düşünce ve duyguların ele alınmasını, fizyolojik ve psikolojik tepkilerin değişmesini sağlar. Ayrıca kişiye gevşeme ve başa çıkma teknikleri de öğretilir.
Bilişsel Davranış Terapisi (BDT)
Bilişsel davranış terapisi, tek başına bir tedavi olarak veya maruz kalma terapisinin yanında uygulanabilir. Bir tür konuşma terapisidir ve seanslar bireysel veya bir grubun parçası olabilir. Seanslar, diş hekimleriyle ilgili olumsuz algı ve düşüncelerin belirlenmesine veya değiştirilmesine yardımcı olmak için tasarlanır. Bunlarla bağlantılı olarak yanan duygu ve davranışların ele alınmasına katkı sağlar.
Öneriler
Diş hekimlerinin tavır ve tutumları diş muayenesi korkusu oluşmasında önemli bir etkendir. Diş hekimlerinin muayene sırasında olumlu yaklaşımlarda bulunması, tedavi uygulamaları konusunda hastalarını bilgilendirmesi ve her zaman hasta ile empati kurması yararlı olabilir.
Diş hekimleri, hastalarının kendilerini rahat hissetmelerini sağlamalı ve travmatik olayları mümkün olduğunca azaltmaya çalışmalıdır. Tedaviyi geciktirmenin sorunları daha da arttıracağını hastalara izah etmelidirler.
Diş sağlığı ile igili şikayeti olan kişiler sorunlarını ertelememeleri, eğer korkularından dolayı tedaviyi geciktiriyolarsa psikolojik yardım alabilecekleri konusunda bilgilendirilmelidirler.
Hastaların düzenli olarak kontrole gelmelerinin sağlanması korkunun azalmasında etkili olabilir.
Özellikle çocuk hastalara karşı diş hekimleri görünüşlerini değiştirerek çocuk için daha rahat bir ortam sağlayabilir.
TARTIŞMA
Tüm bu araştırmalar sonucunda görüyoruz ki diş hekimi korkusu pek çok nedenden ortaya çıkabilen kompleks bir durumdur. Farklı travmalar dentafobiyi tetikleyebilir . Bu nedenle diş hekimi korkusu tek başına değil diğer korkularla bir ele alınmalıdır.
Konu ile ilgili nitel ve nicel çalışmaların beraber planlanması kişilerin diş hekimi korkusuyla ilgili duygu durumlarını belirlemede daha etkili olabilir. Her ne kadar ortak noktaları olsa da her hastanın psikolojik durumu farklı olduğu için kişiye özel bir yol izlenmelidir..
Her yaşta görülebilen dentafobi hem hastayı hem hekimi belirgin şekilde olumsuz etkileyebilecek bir durumdur. Doğru bilgilendirme ve ideal hasta-hekim iletişimi bu durumun aşılmasında alınabilecek önlemlerin başında gelmektedir.
HAZIRLAYAN: Gizem KAYA
EDİTÖR: Kemal Eren ALTIN
KAYNAKÇA
1- Kırbaş ZO, Özkan H. Ağız diş sağlığı merkezine başvuran 9-12 yaş grubu çocukların durumluk kaygı düzeylerinin belirlenmesi . Behçet Uz Çocuk Hast Derg 2014; 4: 128-34.
Akarslan Z, Erten H. Diş hekimliği korkusu ve kaygısı. Hacettepe Diş Hek Fak Derg 2009; 1:62-8. 2-Özdaş Öner D, Zorlu S. Diş kliniğinde "kim, neden, niye korkar?". Turkiye Klinikleri J Pediatr DentSpecial Topics 2015; 1: 18-23. 3-Bayrak S, Şen ET, Eğilmez T, Tüloğlu N. Ebeveyn dental kaygısı ve sosyodemografik faktörlerin çocukların dental kaygısı üzerine etkileri . Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 2010; 20: 181-8. 4-Bodrumlu E, Sümer AP, Sümer M, Köprülü H. Ondokuz Mayıs Üniversitesi Dişhekimliği 5-Fakültesine başvuran bireylerde dental korkunun değerlendirilmesi. Hacettepe Diş Hek Fak Derg 2006; 30: 51-6 6-Locker D, Poulton R, Thomson WM. Psychological disorders and dental anxiety in a young adult population. Commun Dent Oral Epidemiol 2001; 29: 456-63. 7-Peretz B, Mann J. Dental Anxiety Among Israeli Dental Students: a 4-year longitudinal study. Eur J Dent Educ 2000; 4: 133-7. 8-Kent GG. The Psychology of Dental Care. 2nd ed. Bristol: Wright; 1991; 43-65. 9-Özdaş Öner D, Zorlu S. Diş kliniğinde "kim, neden, niye korkar?". Turkiye Klinikleri J Pediatr DentSpecial Topics 2015; 1: 18-23. 10-Gustafsson A, Broberg A, Bodin L, Berggren U, Arnrup K. Behaviour management problems: the role of child personal characteristics. Int J Ped Dent 2010; 20: 242-53. 11-Kırbaş ZO, Özkan H. Ağız diş sağlığı merkezine başvuran 9-12 yaş grubu çocukların durumluk kaygı düzeylerinin belirlenmesi . Behçet Uz Çocuk Hast Derg 2014; 4: 128-34 12-Bayrak S, ġen ET, Eğilmez T, Tüloğlu N. Ebeveyn dental kaygısı ve sosyodemografik faktörlerin çocukların dental kaygısı üzerine etkileri . Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 2010; 20: 181-8 13-Akarslan Z, Erten H. Diş hekimliği korkusu ve kaygısı. Hacettepe Diş Hek Fak Derg 2009; 1: 62- 8. 14-Önçağ O , Çoğulu D . Ailenin sosyoekonomik durumu ve eğitim düzeyinin çocuklarda dental kaygı üzerine etkisi . A.Ü. DiĢ Hek Fak Derg 2005; 32: 45-54. 15-Milgrom P, Fiset L, Melnick S, Weinstein P. The prevalence and practice management consequences of dental fear in a major US city. J Am Dent Assoc 1988; 116: 641-7. 16-Aartman IH, van Everdingen T, Hoogstraten J, Schuurs AH. Self-report measurements of dental anxiety and fear in children: a critical assessment. ASDC J Dent Child 1998; 65: 22958. 17-Frankl SN, Shiere FR, Fogels HR. Should the parent remain with the child in the dental operatory? ASDC J Dent Child 1999; 2: 150-63. 18-Kain ZN, Mayes LC, Cicchetti DV, Bagnall AL, Finley JD, Hofstadter MB. The Yale 19-Preoperative Anxiety Scale: How does it compare with a “gold standard”? Anesth Analg 1997; 85: 783-8 20-Klinberg G, Hwang CP. Children’s dental fear picture test (CDFP): A projective test for the assessment of child dental fear. ASCDJ Dent Child 1994; 61: 89-96. 21-Corah NL. Development of a dental anxiety scale. J Dent Res 1969; 48: 596. 22-Lee CY, Chang YY, Huang ST. Prevalence of Dental Anxiety among 5- to 8-Year-Old Taiwanese Children. Am Assoc Pub Health Dent 2007; 67: 36- 41. 23-Akbay Oba A, Dülgergil CT, Saroğlu Sönmez I. Prevalence of dental anxiety in 7- to 11year-old children and its relationship to dental caries. Med Princ Pract 2009; 18: 453-7. 24-Yetiş C, Küçükemen Ç. Çocuk hastalarda dental kaygı ve davranış idaresi problemlerinin görülme sıklığı ve etiyolojik faktörleri. Balıkesir Sağlık Bil Derg 2013; 2: 62-8. 25-Yıldırım TT, Kaya AF, Uysal E, Diş hekimi korkusu ile cinsiyet, yaş, medeni durum, diş hekimine gitme sıklığı, eğitim, sosyo-ekonomik ve periodontal durum arasındaki ilişkinin incelenmesi . Turkiye Klinikleri J Dental Sci 2013; 19: 77-85. 26-McTigue DJ. Behavior management of children. Dent Clin North Am 1984; 28: 81-93. 27-Folayan MO, Idehen EE, Ufomata D. The effect of sociodemographic factors on dental anxiety in children seen in a suburban Nigerian hospital. Int J Paediatr Dent 2003; 13: 20-6. 28-Milgrom P, Vignehsa H, Weinstein P. Adolescent dental fear and control: prevalence and theoretical implications. Behav Res Ther 1992; 30: 367-73. 29-Kleiman MB. Fear of dentists as an inhibiting factor in children‟s use of dental services. J Dent Child (Chic) 1982; 49: 209-13. 30-Peretz B, Efrat Jl. Dental anxiety among young adolescent patients in Israel. Int J Paediatr Dent 2000; 10: 126-32. 31-Shuurs AH, Hoogstraten J. Appraisal of dental anxiety and fear questionnaires: a review. Community Dent Oral Epidemiol 1993; 21: 329-39 32-Koch G, Poulsen S. Pedodontics: A clinical approach. 1st ed. Copenhagen: Munksgaard, 1991; 65-70. 33-Berggren U, Meynert G. Dental fear and avoidance: causes, symptoms and consequences. J Am Dent Assoc 1984; 109: 247-51. 34-Moore R, Brodsgaard I, Birn H. Manifestations, acquisition and diagnostic categories of dental fear in a self-referred population. Behav Res Ther 1991; 29: 51-60. 35-Diaz MC, Crego A, Armfield JM, Maroto MR. Assessing the relative efficacy of cognitive and non-cognitive factors as predictors of dental anxiety. Eur J Oral Sci 2012; 120: 82-8. 36-Goettems ML, Ardenghi TM, Romano AR, Demarco FF, Torriani DD. Influence of maternal dental anxiety on oral health–related quality of life of preschool children. Qual Life Res 2011; 20: 951-9. 37-Goettems ML, Ardenghi TM, Demarco FF, Romano AR, Torriani DD Children‟s use of dental services: Influence of maternal dental anxiety, attendance pattern, and perception of children‟s quality of life. Community Dent Oral Epidemiol 2012; 40: 451-8. 38-Winer GA. A review and analysis of children‟s fearful behavior in dental settings. Child Dev 1982; 53: 1111-33. 39-Klingberg G. Dental fear and behavior management problems in children. A study of measurement, prevalence, concomitant factors and clinical effects. Phd thesis, Göteborg University, Göteborg, Sweden. 1995. 40-Wright GZ, Alpern GD. Variables influencing children co-operative behaviour at first dental visit. ASDC J Dent Child 1971; 38: 126-8. 41-Locker D, Shapiro D, Lindell A. Negative dental experiences and their relationship to dental anxiety. Community Dent Health 1996; 13: 25-37. 42-Ayer WA, Domoto PK, Gale EN, Joy ED, Malamed BG. Overcoming dental fear strategies for its prevention and management. J Am Dent Assoc 1983; 107: 18-27. 43-Nicolas E, Bessadet M, Collado V, Carrasco P, Rogerleroi V, Hennequin M. Factors affecting dental fear in French children aged 5–12 years. Int J Paediatr Dent 2010; 20: 36673. 44-Alwin NP, Murray JJ, Britton PG. An assessment of dental anxiety in children. Br Dent J 1991; 171: 201-7. 45-Rantavuori K, Zerman N, Ferro R, Lahti S Relationship between children‟s first dental visit and their dental anxiety in the Veneto Region of Italy. Acta Odontol Scand 2002; 60: 297-300 46-Cuthbert MI, Malamed BG. A screening device: children at risk for dental fear and management problems. ASDC J Dent Child 1982; 49: 432-6. 47-Ergüven SS, Işık B, Kılınç Y. Diş hekimliği fakültesi birinci sınıf öğrencileri ile son sınıf öğrencilerinin dental kaygı -korku düzeylerinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi . Acta Odontol Turc 2013; 30: 70-6. 48-Raj S, Agarwai M, Aradhya K, Konde S, Nagakisore V. Evaluation of Dental Fear in 49-Children during Dental Visit using Children‟s Fear Survey ScheduleDental Subscale. Int J Clin Pediatr Dent 2013; 2013: 12-5. 50-Majstorovic M, Veerkamp JS, Skrinjaric I Reliability and validity of measures used in assessing dental anxiety in 5- to 15-year-old Croatian children. Eur J Paediatr Dent 2003; 4: 197-202. 51-Yamada MKM, Tanabe Y, Sano T, Noda T. Cooperation during dental treatment: the Children's Fear Survey Schedule in Japanese children. Int J Ped Dent 2002; 12: 404-9. 52-Folayan MO, Idehen EE, Ufomata D. The effect of sociodemographic factors on dental anxiety in children seen in a suburban Nigerian hospital. Int J Paediatr Dent 2003; 13: 20-6. 53-Le Baron S, Zeltzer L. Assessment of acute pain and anxi- ety in children and adolescents by selfreports, observer reports and a behavior checklist. J Consult Clin Psychol 1984; 52: 729-38. 54-Peretz B, Mann J. Dental Anxiety Among Israeli Dental Students: a 4-year longitudinal study. Eur J Dent Educ 2000; 4: 133-7. 55-Lee CY, Chang YY, Huang ST. Prevalence of Dental Anxiety among 5-to8-Year-Old Taiwanese Children. Am Assoc Pub Health Dent 2007; 67: 36-41. 56-Stabholz A, Peretz B. Dental Anxiety Among Patients Prior To Different Dental Treatments. Int Dent J 1999; 49: 90-4. 57-Liddell A, Murray P. Sex and age differences in children's reports of dental anxiety and selfefficacy relating to dental visits. Canad J Behav 1989; 21: 270-8. 58-Klingberg G. Reliability and validity of the Swedish version of the Dental Subscale of the Children‟s Fear Survey Schedule, CFSS-DS. Acta Odontol Scand 1994; 52: 255-6 59-Milgrom P, Mance lL, King B, Weinstein P. Origins of childhood dental fear. Behav Res Ther 1995; 33: 313-9. 60-Kruger E, Thomson WM, Poulton R, Davies S, Brown RH, Silva PA. Dental caries and changes in dental anxiety in late adolescence. Community Dent Oral Epidemiol 1998; 26: 355-9. 61-Rantavuori K, Lahti S, Hausen H, Seppa L, Karkkainen S. Dental fear and oral health and family characteristics of Finnish children. Acta Odontol Scand 2004; 62: 207-13. 62-Alvesalo I, Murtomaa P, Milgrom P, Honkanen A, Karja-lainen M, Tay KM. The Dental Fear Survey Schedule: a study with Finnish children. Int J Paed Dent 1993; 3: 193-8
63-Hägglin C , Hakeberg M, Ahlqwist M, Sullivan M, Berggren U. Factors associated with dental anxiety and attendance in middle-aged and elderly women. Community Dent Oral Epidemiol 2000; 28: 451-60. 64-Münevveroğlu AP, Akgöl BB, Erol T. Assessment of the feelings and attitudes of children towards their dentist and their association with oral health. doi: http://dx.doi.org/10.1155/2014/867234. Hindawi Publishing Corporation Dentistry 2014; 4 pages 65-Doerr PA, Lang WP, Nyquist LV, Ronis DL. Factors associated with dental anxiety. J Am Dent Assoc 1998; 129: 1111-9. 66-Abrahamsson KH, Berggren U, Carlsson SG. Psychosocial aspects of dental and general fears in dental phobic patients. Acta Odontol Scand 2000; 58: 37-43. 67-Schuller AA, Willumsen T, Holst D. Are there differences in oral health and oral health behavior between individuals with high and low dental fear? Community Dent Oral Epidemiol 2003; 31: 116-21. 68-Nicolas E, Bessadet M, Collado V, Carrasco P, Rogerleroi V, Hennequin M. Factors affecting dental fear in French children aged 5–12 years. Int J Paediatr Dent 2010; 20: 36673. 69-Mistry D, Tahmassebi JF. Children‟s and parents‟ attitudes towards dentists‟ attire. Eur Arch Paediatr Dent 2009; 10: 237-40. 70-AlSarheed M. Children‟s Perception of their dentists. Eur J Dent 2011; 5: 186-90. 71-Ellore VPK, Mohammed M, Taranath M, Ramagoni NK, Kumar V, Gunjalli G. Children and Parent‟s Attitude and Preferences of Dentist‟s Attire in Pediatric Dental Practice. Int J Clin Pediatr Dent 2015; 8: 102-7. 72-Tong HJ, Khong J, Ong C, Ng B, Lin Y, Ng JJ, et al. Children‟s and parents‟ attitudes towards dentists‟ appearance, child dental experience and their relationship with dental anxiety. Eur Arch Paediatr Dent 2014; 15: 377-84. 73-McCarthy JJ, McCarthy MC, Eilert RE. Children‟s and parents‟ visual perception of physicians. Clin Pediatr 1999; 38: 145-52. 74-Panda A, Garg I, Bhobe AP. Children's perspective on the dentist's attire. Int J Paediatr Dent 2014; 24: 98-103 75-Kuscu OO, Caglar E, Kayabasoglu N, Sandalli N. Preferences of dentist‟s attire in an group of Istanbul school children related with dental anxiety. Eur Arch Paediatr Dent 2009; 10: 38-41. 76-Panda A, Garg I, Shah M. Children's pereferences concerning ambiance of dental waiting rooms. Eur Arch Paediatr Dent 2015; 16: 27-33. 77-McKenna G, Lillywhite GRR, Maini N. Patient preferences for dental attire: a crosssectional survey in a dental hospital. Brit Dent J 2007; 203: 681-5. 78-Shulman ER, Brehm WT. Dental clinical attire and infection-control procedures: Patients' attitudes. J Am Dent Assoc 2001: 132: 508-16.